Yazar: Cuma Bozkurt

  • Kayan Nota

    Telli bir sazın yorgun sesiydi sanki
    Aralıksız yağan bir yağmur sonrası
    Islak kaldırımlarda yankılanan yalnızlık
    Kalbin ritmini bozan bir çarpıntı gibi
    Bir şarkının yarım kalmış dizesiydi belki
    Uçup giden bir kuşun kanat sesi
    Boş bir salonda yankılanan sessizlik.

    Sonsuz bir yolculuğa çıkan bir gemi gibiydi
    Rüzgarın savurduğu bir yaprak misali
    Kayıp bir aşkın melankolik ezgisiydi
    Geçmişin izlerini taşıyan bir fotoğraf gibi
    Hüzünlü bir piyanonun tuşlarından süzülen
    Bir nota, kayıp bir anı gibi.

    Bir türküydü sanki uzaklardan gelen
    Yüreğe dokunan, derinden etkileyen
    Bir hatıra, unutulmayan
    Belki de sadece bir anlık bir hevesti
    Sonsuzluğa uzanan bir melodi.

  • Yitik Yemin

    Aşk bir efsane, gönül bir viran,
    Sözler uçtu, kaldı bir duman,
    Yeminler verildi, tutulmaz oldu,
    Kalbimde açan gül, erken soldu.

    Gözlerim dalar gider eski günlere,
    Hatıralar canlanır birer birer,
    Sanki bir rüya, bir oyun içindeydim,
    Yalanlar sararken, ben kördüm bilemedim,
    Yüreğim kan ağlar, feryatlar figan eder,
    Aşkın ateşi söner, küller savrulur gider,
    Yitik bir yemin, bir hayal kırıklığı,
    Ben şimdi sensiz, bir başıma kaldım.

    Zaman geçer, yaralarım kabuk bağlar mı bilmem,
    Ama o yemin, kalbimde bir iz olarak kalacak,
    Belki bir gün affederim, belki unuturum seni,
    Ama o yemin, bir ömür boyu beni takip edecek,
    Aşk bir efsane, yalan bir hikaye,
    Ben şimdi yalnız, bir başıma kaldım,
    Yitik bir yemin, kayıp bir aşk.

    Gönlümde sızı,
    Dilimde bir ah,
    Gözümde yaş.

    Yıldızlar şahit olsun, bu yemin bozuldu,
    Aşkın masalı bitti, perde kapandı,
    Kalbimde bir yangın, ruhumda bir fırtına,
    Ben şimdi sensiz, bir başıma kaldım,
    Yalanlar içinde, kayboldum ben de,
    Aşk bir efsane, acı bir gerçek,
    Yitik bir yemin, kırık bir kalp,
    Gözlerim doldu, bir damla yaş aktı,
    Yüreğim yangın yeri, alevler yükseldi,
    Ben şimdi sensiz, bir başıma kaldım.

    Sözüm vardı, yemin ettim,
    Tutamadım, yıkıldım ben,
    Aşk bir yalan, sevda bir hiç,
    Yitik bir yemin, kayıp bir ben.

    Artık ne yemin, ne de söz,
    Sessizliğe gömüldü her şey,
    Yitik yemin, yalnızlık benim,
    Efsane bitti, hayat bir düş.

  • Fısıltıların Gölgesi

    Şehrin silik yüzünde bir akşamüstü telaşı
    Rüzgar, yorgun dallarda bir şarkı fısıldıyor
    Eski bir aşkın solgun hatırası mı, kim bilir
    Uzak bir geminin siren sesi mi, ayırt edilmiyor
    Binalar, sessizce göğe doğru yükseliyor
    Her pencere birer sır, her balkon birer düş
    Kaldırımlar, ayak sesleriyle dolup taşıyor
    Bir yalnızlık sarmalı, derinden derine işliyor
    Gözler, kayıp bir anlam arıyor boşlukta
    Belki bir teselli, belki sadece bir fısıltı
    Belirsiz bir umut, yüreği yavaşça ısıtıyor

    Fısıltılar çoğalıyor, gece derinleşiyor
    Her ses bir gölge, her gölge bir anı
    Şehir, uykuya hazırlanırken, sırlar saklanıyor
    Zaman, acımasızca akıp geçiyor
    Sessizlik, her şeyi yutuyor.

  • Aynadaki Yabancı

    Sıradan bir sabah, aynaya baktım
    Gözlerim tanıdık, suretim yabancı
    Bu kim? Ben miyim gerçekten bu aynadaki
    Yüzüme sinmiş bir hüzün, bir yorgunluk var
    Anılar bir film şeridi gibi geçerken içimden
    Kayıp giden yılların izlerini görüyorum
    Kim bilir neler yaşadım, neler atlattım
    Ve kim bilir daha neler bekliyor beni

    Belki de bu paralel bir evrenin yansımasıdır
    Belki de ben değilim o aynadaki kişi
    Belki de bambaşka bir hayat yaşıyor o
    Farklı kararlar, farklı yollar, farklı bir kader
    Kim bilir hangi sevinçleri tadıyor, hangi acıları çekiyor
    Acaba o da benim gibi aynaya baktığında
    Kendini yabancı hissediyor mudur?
    Belki de o da bir arayış içinde, bir boşlukta
    Ve belki de o da benim gibi bir çıkış yolu arıyor
    Paralel evrenler arasında kaybolmuş bir ruh
    Aynalar sonsuzluğa açılan birer kapı mı?

    Serap mı gördüm?
    Bu gerçek mi düş mü?
    Yoksa ben delirdim mi?

    Aynadaki yabancı, beni izliyor
    Gözlerinde bir soru, bir merak
    Kimim ben onun için?
    Ne ifade ediyorum?
    Belki de o da beni anlamaya çalışıyor
    Tıpkı benim onu anlamaya çalıştığım gibi
    Ve belki de en sonunda anlayacağız ki
    Aynadaki yabancı, aslında hep bendim.

  • Kırgın Leylak

    Sessizce açıyor leylaklar bahçemde bu yıl
    Renkleri solgun, sanki bir sitem taşıyorlar
    Rüzgarla savrulan yapraklar gibi kırgınlar
    Gökyüzü de gri, sanki onlarla ağlıyor
    Bir ayrılık şarkısı çalıyor uzaklardan
    Hatıralar canlanıyor, acı bir tebessümle
    Yüreğimde bir boşluk, leylakların kokusuyla doluyor
    Bahar gelmiş, ama sevincini getirmemiş bu sefer

    Bir veda busesi gibiydi o son bakış
    Dudaklarda donan bir sızı kaldı geriye

    Şimdi leylaklar şahit yalnızlığıma
    Bir zamanlar aşkla yeşeren bu bahçede

    Sessiz çığlıklar yankılanıyor içimde
    Gözyaşlarım karışıyor toprağa, leylaklar suskun
    Güneş bile saklanıyor bulutların ardında
    Bir umut ışığı arıyorum, karanlığın içinde
    Leylakların mor rengi, bir ağıt gibi yükseliyor
    Ruhumda derin bir yara, kapanması mümkün mü?
    Belki bir gün iyileşirim, belki unuturum
    Ama leylaklar hep hatırlatacak o kırgın baharı

    Leylaklar solsa da umut var içimde
    Belki bir sonraki bahar farklı olur her şey.

  • Yitik Yemin

    Sessizce akıyordu nehir, şehrin ortasında;
    Yüzlerde bir telaş, bir bekleyiş vardı.
    Gökyüzü griye çalarken, taş duvarlar yankılanırdı;
    Adımların ritmiyle, uzak bir davul sesi.
    Karanlık çökerken, fenerler yanmaya başladı;
    Her biri birer umut ışığı, kayıp bir yemin için.
    Soğuk bir rüzgar eserdi, yaprakları savurarak;
    Hatıralar canlanırdı, unutulmuş bir aşkın.
    Tören başladı, sessizlik içinde.

    Yalnızlık benimle,
    Kaybolmuş bir yıldızım gökyüzünde,
    Sonsuz bir boşlukta.

    Şimdi tüm gözler onda, genç kızın üzerinde;
    Beyazlar içinde, masum bir yüz, titrek bir nefes.
    Elleri bağlı, kaderine razı, bir umutsuzluk ifadesi;
    Gözlerinde geçmişin izleri, geleceğin bilinmezliği.
    Dualar yükseldi, göğe doğru;
    Bir fısıltı gibi, yankılandı taş duvarlarda.
    Ateşler yakıldı, karanlığı aydınlatarak;
    Alevler dans etti, umut ve çaresizlik arasında.
    Yemini bozdu, aşkı uğruna;
    Kayboldu kalabalıkta, bir gölge gibi;
    Şimdi sadece nehir akıyor, sessizce, şehrin ortasında.

  • Renklerin Yası

    Tuvalde bir sessizlik, renkler ağlıyor şimdi,
    Kırmızı isyanlarda, mavi derin bir kederde.
    Sarı, güneşini yitirmiş, solgun bir anı gibi,
    Yeşil, umudu unutmuş, kurak bir çölün içinde.
    Beyaz, saflığını kaybetmiş, kirli bir örtü olmuş,
    Siyah, karanlığı artırmış, dipsiz bir kuytu olmuş.
    Her fırça darbesi bir veda, her ton bir ayrılık,
    Resmin ruhu çekilmiş, geriye kalmış boş bir bakış.

    Renkler suskun bir çığlık,
    Figürler kaybolmuş, belirsiz.
    Gözyaşları damlıyor,
    Bir ressamın yüreğinden.
    Yansımalar eksik.

    Her gölge bir sır saklar,
    Her çizgi bir anıyı taşır.
    Fırçalar terk edilmiş,
    Boyalar kurumuş.
    Palet bir mezar taşı,
    Renklerin solgunluğu artar.
    Fırça izleri bir matem,
    Aşkın sessiz ağıtı.

    Yalnızlık hüküm sürer.
    Renklerin yasında.
    Kayıp umutlar belirir.
    Hüzün derin bir sancı.

    Kandildeki lamba titrek,
    Aydınlatıyor karanlığı.
    Gözlerdeki yaşlar,
    Resmin hatırası için.
    Sessiz bir fısıltı duyulur,
    Bir ressamın pişmanlığı.
    Güzelliğin hüzünlü hikayesi.

    Bitmeyen bir acı.
    Resim silinir yavaşça.
    Anlam arayışı.
    Kelimeler kifayetsiz.

    Her renk bir anlama bürünür,
    Her ton bir duyguyu anlatır.
    Bir ressamın iç dünyası,
    Tuvalde canlanır, sonra solar.
    Yitirilen bir aşkın izi,
    Bir ömür boyu süren arayış.
    Renklerin yasında kaybolan,
    Bir ressamın ruhu sonsuza dek.
    Yüzlerdeki çizgiler anlatır herşeyi,
    Sözler anlamsız kalır bazen.

  • Yılgın Savaşçı

    Yüreğimde bir sancı, yılların yorgunluğu,
    Dizlerimde titreme, bitmek bilmez bu korku.
    Bir zamanlar kükrerken, şimdi fısıltıdan beter,
    Hayallerim birer birer, karanlığa gömülür gider.
    Savaş benimle başlar, benimle sona erer mi?
    Bu amansız mücadele, bir gün diner mi?

    Kaybettim yoldaşları, umutları, düşleri,
    Hatıralar kanatır durmadan eski deşikleri.
    Zırhım pas tutmuş, kılıcım körelmiş,
    Yenilgi şarkıları her yanımı sarmış.
    Gözlerimde fer kalmamış, bir çöl kuraklığı,
    Sesimde feryat saklı, kim duyar bu uzaklığı?
    Geçmişin hayaleti, peşimi bırakmaz asla,
    Bu bitmeyen döngüde, ruhum tükenir yavaşça.

    Pes mi etmeli artık, bu acımasız oyunda?
    Yoksa son bir hamle mi, kaderin sonsuz yolunda?

    Yeniden doğmak mümkün mü, bu küller içinden?
    Belki de düşlerimdir beni hayata bağlayan, derinden.

    Düşlerim ki, birer ışık huzmesi,
    Karanlığın bağrında, yeşeren bir filiz gibi.
    Düşlerim ki, birer umut melikesi,
    Yeniden başlamak için, sunulan bir şans gibi.
    Düşlerim ki, birer cesaret iksiri,
    Kaybolan gücü bulmak için, içilen bir yudum gibi.
    Düşlerim ki, birer savaş narası,
    Yeniden dirilmek için, atılan bir çığlık gibi.
    Düşlerim ki, birer zafer müjdesi,
    Bu amansız mücadeleyi, kazanmak için bir sebep.
    Düşlerim ki, birer sevgi tomurcuğu,
    Yeniden sevinmek, yeniden yaşamak için.
    Düşlerim ki, birer yeniden doğuş,
    Bu yılgın savaşçıyı, yeniden hayata döndüren bir mucize.

    Gözlerimi açarım, yeniden doğmuş gibi,
    Yüreğimde umut, kılıcımda güç belirir.
    Yeniden başlarım savaşa, yılmadan, yıkılmadan,
    Düşlerim bana yol gösterir, zafer benimdir.

    Belki bu son savaşım, belki de bir başlangıç,
    Ama bilirim ki, asla pes etmeyeceğim.
    Çünkü ben bir savaşçıyım, düşleriyle yaşayan,
    Yenilgiye meydan okuyan, bir kahraman.
    Yolum uzun ve çetin, kaderim belirsiz olsa da,
    Ben umutla yürürüm, bu amansız hayatta.

  • Yelkenler Raksı

    Ufukta bir gemi, yelkeni beyaz
    Sonsuzluğa açılan bir düş perdesi
    Kalbimde coşkun bir deniz sevdası
    Rüzgarla dans eden umut türküsü
    Aşkla yelken açtım bilinmezlere

    Dalgalar köpürüyor, bir şenlik sanki
    Her vuruşta yeni bir heyecan gizli
    Güneşin altın rengi yansır denize
    Yelkenler şişiyor, umuda doğru
    Hayallerimle yol alırım derince

    Denizin şarkısı, ruhumu okşar
    Yunuslar eşlik eder, neşem artar
    Gönlümde bir coşku, durulmak bilmez
    Yelkenler raks eder, zaman durulur
    Geleceğe umutla uzanırım usulca

    Martılar çığlık atar
    Gözlerim ufukta
    Kalbim sevdaya susar

    Yelkenler beyaz bir düş
    Umut denize veda busesi
    Dalgalar aşkın sesi

    Yüreğimde bir yangın, gözümde yaşlar akar,
    Geçmişin izleri silinmez yara gibi durur.
    Ne kadar kaçsam da, anılar beni hep bulur,
    Gözlerim dalgalara dalar, anıları ararım,
    Her bir dalga, bir hatıra, içimde derin bir sızı.
    Yelkenler beyaz bir örtü, umutlarımın kefeni,
    Deniz sonsuz bir mezar, acılarımın gömleği.
    Ne yapsam boş, geçmiş geçmez, yüreğim kan ağlar,
    Martılar feryat eder, gökyüzü karanlığa boyanır,
    Ah, bu yelkenler raksı, bir ölüm dansı gibi sonlanır.

  • SU UYKUSU

    Ufuk çizgisinde
    Bir gemi belirir gibi
    Yüreğimde bir umut
    Yeşerir ansızın.
    Oysa biliyorum
    Denizler yorgun,
    Gökyüzü küskün,
    Ve beklemek,
    En acımasız sürgün.

    Saatler birer
    Kum tanesi gibi akar,
    Ellerim titrek,
    Gözlerim uzaklarda.
    Belki bir gün gelirsin,
    Belki de hiç gelmezsin.
    Bu belirsizlik içinde
    Savrulur dururum,
    Bir yaprak misali.
    Kelimeler boğazımda düğümlenir,
    Sessizlik en yakın arkadaşım.

    Rüyalarımda
    Seninle dans ederim,
    Sahilde el ele yürürüz.
    Güneş tenimizi ısıtır,
    Kahkahalarımız yankılanır.
    Uyandığımda ise
    Soğuk bir yatak,
    Boş bir oda,
    Ve bitmek bilmeyen
    Bir bekleyiş kalır.

    Belki de aşk
    Bir yanılsamadır sadece,
    Bir seraptır çölde.

    Ama ben yine de
    Umutla beklerim seni,
    Su uyur, elbet bir gün
    Döner kaderin çarkı.
    Yüreğimde bir fısıltı:
    “Gelecek…”

    Denizin derinliklerinde
    Saklı bir inci gibi
    Gözlerin belirir aklımda.
    Ellerinin sıcaklığı
    Hâlâ tenimde durur gibi.
    Unutmak mümkün mü seni?
    Asla…
    Sen benim içimde
    Ebediyen yaşayacaksın.

    Ve gün gelir,
    Belki de bir tesadüf eseri,
    Yollarımız kesişir yeniden.
    O zaman anlarız ki
    Beklemek boşuna değilmiş,
    Aşk her şeye rağmen
    Galip gelmiş.
    Su uykusundan uyanır,
    Gözlerin beni bulur.

    Ama ya gelmezsen,
    Ya bu bekleyiş
    Bir ömür sürerse?
    O zaman ne yaparım ben?
    Kim bilir, belki de
    Alışırım yalnızlığa,
    Belki de unuturum seni.
    Ama yine de, içimde bir yerlerde,
    Umut hep var olacak,
    Su asla tam olarak uyumayacak.