Tuvalde bir sessizlik, renkler ağlıyor şimdi,
Kırmızı isyanlarda, mavi derin bir kederde.
Sarı, güneşini yitirmiş, solgun bir anı gibi,
Yeşil, umudu unutmuş, kurak bir çölün içinde.
Beyaz, saflığını kaybetmiş, kirli bir örtü olmuş,
Siyah, karanlığı artırmış, dipsiz bir kuytu olmuş.
Her fırça darbesi bir veda, her ton bir ayrılık,
Resmin ruhu çekilmiş, geriye kalmış boş bir bakış.
Renkler suskun bir çığlık,
Figürler kaybolmuş, belirsiz.
Gözyaşları damlıyor,
Bir ressamın yüreğinden.
Yansımalar eksik.
Her gölge bir sır saklar,
Her çizgi bir anıyı taşır.
Fırçalar terk edilmiş,
Boyalar kurumuş.
Palet bir mezar taşı,
Renklerin solgunluğu artar.
Fırça izleri bir matem,
Aşkın sessiz ağıtı.
Yalnızlık hüküm sürer.
Renklerin yasında.
Kayıp umutlar belirir.
Hüzün derin bir sancı.
Kandildeki lamba titrek,
Aydınlatıyor karanlığı.
Gözlerdeki yaşlar,
Resmin hatırası için.
Sessiz bir fısıltı duyulur,
Bir ressamın pişmanlığı.
Güzelliğin hüzünlü hikayesi.
Bitmeyen bir acı.
Resim silinir yavaşça.
Anlam arayışı.
Kelimeler kifayetsiz.
Her renk bir anlama bürünür,
Her ton bir duyguyu anlatır.
Bir ressamın iç dünyası,
Tuvalde canlanır, sonra solar.
Yitirilen bir aşkın izi,
Bir ömür boyu süren arayış.
Renklerin yasında kaybolan,
Bir ressamın ruhu sonsuza dek.
Yüzlerdeki çizgiler anlatır herşeyi,
Sözler anlamsız kalır bazen.
Bir yanıt yazın