Şiirler

  • Mektup Kokan Bekleyiş

    Ben bu kadar silik değilim
    Yazılmamış bir satırda kaybolmuş
    Bir zarf açıldıkça çoğalır
    Çoğaldıkça döner yarım kalmış bir zarf açıldıkça
    Benim bekleyişim, geçmişten gelen bir fısıltı.

    Kelimeleri aramıyorum unutulmuş defterlerden
    Defterleri aramıyorum onlar zaten benden öte
    Sessizliğimi istiyorum eski bir hatıradan
    Ne yapsam istiyorum, ama istiyorum
    Bir kelime bile değilim sensizlikten.

    Bir kelime bile değilim sensizlikten
    Duygularım unutulmuş satırlarda saklı
    Hasretim, umudum, pişmanlığım geçiyor içimden
    O kadar geçiyorlar ki, sadece susuyorum
    Bir an bir yerde aşkı unutmazlığımdan.

    Ben bu kadar silik değilim
    Yazılmamış bir satırda kaybolmuş.


  • İçsel Sığınak

    Bu sessizlik, bu dipsiz kuytu dehliz,
    Bir boşluk gibi içimde büyüyen.
    Bu hiçlik, bu anlam yitiminin izi,
    Ruhumda bir yangın, gizliden yiyen.
    Bu telaş, bu bitmez tükenmez arayış,
    Kendime yabancı, kayıp bir suret.
    Bu yalnızlık, bu dipsiz kuyuya düşüş,
    Nefesim kesilir, sanki bir esaret.
    Bu kırgınlık, bir cam kırığı misali,
    Her dokunuşta bin parça eder beni.
    Bu çaresizlik, bir kördüğüm sarmalı,
    Çözülmez bir sır gibi, derinden derine.
    Bu kabulleniş, bu son durağa varış,
    Kendimle yüzleşme, bir içsel savaş.


  • Unutuş İlacı

    Bir deva var mı bu sancıya, bilmem
    Yüreğim yangın yeri, kime desem
    Her anı bir zehir, içime akan
    Kurtuluş yok mu, beni saran?
    Gözyaşım dindi artık, kurudu
    Bir umut ışığı arıyorum, kayboldu
    Sessiz çığlıklarım evrene doldu
    Aşk bir yalandı, geç anladım
    Kendimi kandırdım, hep inandım
    Şimdi ne kaldı elde, bir avuç kül
    Bir zamanlar cennetimdin, şimdi ise çöl
    Ne bir fısıltı, ne bir ses duyulur
    Kalbimde bir boşluk, derin ve uçsuz
    Yüzümde sahte bir gülümseme okunur


  • Söz Uçar, Yazı Kalır Sandım

    Kadın suskun bir köşe seçti
    Defteri, kalemi yanına aldı
    Anıları satırlara dökecekti
    Kelimeler dans eder gibiydi zihninde
    Aşkın hayaleti, bir zamanların neşesi
    Kırık dökük cümleler, yarım kalmış sözler
    Geçmişin tozlu raflarından düşenler
    Yazmak bir terapi, bir arınma belki de
    Yeniden doğuşun sancısı saklı her harfte
    Yazı da yalanmış meğer
    Silinen satırlar, unutulan yüzler
    Kadın yine yalnız kaldı.


  • Yersiz Yüzleşmeler Çağı

    Kent ormanlarında yankılanan bir fısıltı,
    Kimsesiz sokaklarda kaybolan bir çığlık,
    Beton duvarlara yazılan gizli bir ayet,
    Yalanlarla örülü bir labirent,
    Yüzleşmelerin acımasız aynası,
    Yersiz bir sorgu sual bu, kim haklı?
    Sessiz çığlıkların yankısı kalbimde,
    Her köşe başında bir yabancı siluet,
    Yüzler maskeler ardında gizlenir,
    Kaybolmuş umutların izini sürerim,
    Bu yersiz yüzleşme neyin nesi?
    Bir tanrı arayışı bu dipsiz kuyuda,
    Kendimi bulmak için kayboluyorum,
    Yalanlar üzerine kurulu bir şehir,
    Gerçek nerede saklı, kim bilecek?
    Boşlukta asılı kalan bir soru işareti,
    Zamanın acımasız girdabında savrulurum,
    Yersiz yüzleşmelerin labirentinde kaybolurum,
    Kendi içime dönmekten korkarım,
    Çünkü orada en acımasız yüzleşme beni bekler,
    Yalnızlık, sonsuz bir boşluk,
    Kendimle yüzleşmekten kaçarım.
    Yapayalnız bir ağaç gibi kök saldım bu şehre,
    Köklerim yalanlarla besleniyor sanki,
    Yersiz yüzleşmelerin gölgesinde büyüdüm,
    Bir gün aydınlığa çıkabilecek miyim,
    Yoksa karanlıkta mı kaybolacağım sonsuza dek?


  • Yüzleşmeler Yolu

    Yüzleşmeler görüyorum her yerde türlü yüzleşmeler
    Aynada yüzleşme, geceler yüzleşmesi, eski defterler yüzleşmesi
    Hepsi de beni yoruyorlar, hepsi de bir bıçak keskinliğinde
    Gördüm suskunun ki ağır, gördüm pişmanın ki yakıcı
    Gördüm ama şey, gördüm ama nasıl, gördüm ama bu kadar maske
    Aynı bir maskeler yolu, aynı bir o kadar sahte.
    Yüzleşmeler görüyorum, kalp ortası gibi sıkışmış
    Yalandan yüz, riyadan yüz, karanlıkta yüz
    Yüz oluyorlar aniden, bu yüzler de kendini saklayanları
    Vicdanı kirletenleri bunlar, hırsa hırsça tutsaklık
    Kıskançlıktan zehirlenmeyi, öfkeden körleşmeyi çıkaran bunlar da
    İşte kısadan ömür, işte siyahtan daha karartı
    Yüzleşmeler görüyorum durmadan yüz olan yüzleşmeler
    Başlama yüzleri, utançlı, pişmanlıklı, kederli.
    Affetme yüzleri vardı git gel eden duygularıma
    Sevgilerden arınanları sevgiyi de bir yararsız yapan
    Haz yüzleşmeleri, intikam yüzleşmeleri, gözyaşı döken yüzleşmeler
    Yüzleşmeler, ateşte, toprakta boşluktayız
    _Ateşten, topraktan, boşluktandı yüzleri-_
    Özlem yüzleri, uzak-derin, umut yüzleri yarınlarda
    En acısı bu: ayrılıklarda, en solgunu unutulmuşlardaki
    Bitti yüzleri onlar bitti.
    Savaş yüzü
    Barış yüzü
    İnsan yüzü
    Hayat yüzleri
    Ölüm yüzleri
    Gerçek yüzleri.


  • Umutsuzluk Pazarlığı

    Umutsuzluk pazarlığıdır bu, bilinir;
    İskelenin ucunda,
    Martı çığlıklarıyla yıkanan çocuk,
    Hep ertelenirsin ey umut!
    Ey dolmuş şoförü, ey gece bekçisi!
    Hatırlarsın, suskunluk hüküm sürerken,
    O yağmur kokan yalnızlığı;
    Birinin enkazı olmaya hazırlanıyordu.
    İki bilet almıştık sinemaya, biri boş,
    Keşke yalnız bunun için terk etseydim seni.
    Umutsuzluk bir nefestir, derinlere çekilen,
    Belki de sadece alışkanlık,
    Bitmeyen bir pazarlık…


  • Yolculuğun İzleri Silinince

    Öyle sessiz başladı ki her şey
    unutulmuş bir haritanın sayfalarında
    pusulam şaşırdı rotasını birden
    hayallerimin limanları sis içinde
    Bu tanıdık olmayan yollarda
    derinden hissediyorum bazen
    umutların ve korkuların ağırlığını
    tırnaklarımla kazıyorum toprağı
    kaybolmuş bir kaşif gibi
    Yolumun sonu görünmüyor
    izlerim silinince ardımda
    Uçsuz bucaksız bir labirent
    dönüyor başım
    yanıyor tenim
    Yönümü ver bana söyle
    fısılda bir rüzgar gibi kulağıma
    bütün sırlarını
    aç kalbimin haritasını
    yoksa kaybolacak ruhum
    Serüvenin her köşesinden
    kaygıların düğümlerini çözüp
    ördüm hayatın ipliğini
    şimdi aydınlatmak istiyorum
    yalnızlığın derin denizinde yolumu


  • Yüreğin Sınır Postası

    Talih kuşu konar mı sandın
    Beklemekle ömür geçer ey gönül
    Aşk bir derttir, deva mı sandın
    Yaralı kalbin kanar ey gönül
    Boşa geçti yıllar inan
    Mektup yazdım sevdiğime yolladım
    Postacıya verdim haber yolladım
    Umut bağladım hep yollar gözledim
    Gelir diye nice günler bekledim
    Yalanmış sevdan inan kalmadı eser
    Yüreğimde bin sızı bin ah çeker
    Aşkın ateşi kalbimi yakar
    Sevda yeli eser savurur külüm
    Çaresiz gönlümde dinmeyen zulüm
    Gözlerimden akan dindirmez ölüm
    Sensiz geçen ömrüm bir işkence benim
    Vefasız sevgili bırakıp gittin
    Aşkınla yaktın, kül ettin beni
    Yok mudur insafın neden terk ettin
    Aşkınla yandım oldum bir garip
    Sensiz geçen günler sanki bir azap
    Gönlümde kalmadı ne neşe ne şarap
    Gözlerim yollarda arar seni hep
    Boşa geçti ömrüm gel artık yeter


  • ŞANSIMIZIN PEŞİNDE

    Şansım yürür gider ben buradayım
    Peşinden koşmaya dermanım mı var
    Yarınım kaybolmuş, düşteyim ayaktayım
    Umutla bakmaya imkanım mı var

    Şansım küsmüş bana, belli ki uzak
    Hayat acımasız, yalan mı bu tuzak
    Kader ağlarını örüyor durmadan
    Kurtulmak için bir yol yok mudur acep
    Ne yapsam da şansım dönse bana bir bak