Güneşin Yüzünde Bir İz

Şafak sökerken silinir mi gece?
Bir umut belirir mi her yeni günde?
Yoksa her şey bir yanılsama mı sadece?

Güneşin ilk ışığı vurduğunda pencereme,
Hatırlıyorum çocukluğumun tozlu yollarını,
Dizlerimdeki yaraların iyileşmesini beklerken,
Beklemenin bir sabır sınavı olduğunu öğrendim.
Her düşüş bir kalkışa gebeydi o zamanlar,
Şimdi ise kalkmak için bir sebep arıyorum.
Güneşin yüzünde bir iz arıyorum,
Kaybolmuş bir hatırayı,
Unutulmuş bir şarkıyı,
Belki de kendimi…

Güneşin tam tepede olduğu saatlerde,
Gölgesi kaybolan ağaçlar gibi hissediyorum kendimi.
Her şey parlak ve göz kamaştırıcı,
Ama içimde bir karanlık, derin bir kuyu.
Yüzümdeki çizgiler, hayatın bana verdiği dersler,
Her bir kırışıklık, bir acının hatırası.
Güneşin sıcaklığı tenimi yakarken,
Yüreğimdeki buzlar erimeye yanaşmıyor.
Bir zamanlar hayallerim vardı, gökyüzüne uzanan,
Şimdi ise yere düşen yapraklar gibiyim.

Güneş batarken, gökyüzü kızıl bir renge bürünürken,
Hatırlıyorum ilk aşkımı, ilk hayal kırıklığımı.
Güneşin batışı, bir günün sonu değil,
Belki de yeni bir başlangıcın habercisi.
Ama ben hala geçmişe takılı kalmışım,
Bir türlü koparamıyorum kendimi o anılardan.
Güneşin yüzünde bir iz arıyorum,
Belki de orada bulurum kaybettiğim umudu,
Belki de orada yenilenirim, yeniden doğarım.

Ve güneş kaybolur ufukta,
Yerini karanlığa bırakırken,
Bir fısıltı duyarım içimde:
“Her güneş batışı, yeni bir şafak demektir.”
Belki de…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir