Rüzgarın fısıltısıdır ilk kıvılcım,
Tohumun çatlaması, bir başlangıç sancısı…
Ufukta beliren bir bilinmezlik,
Dün ile yarın arasında ince bir çizgi,
Evvelin sonu, ebedin başı.
Her düşüş bir kalkışa gebe,
Her karanlık aydınlığa susamış.
Gökyüzü kadar sınırsızdır olasılıklar,
Denizler kadar derindir dönüşümün sırrı.
Yılanın derisi gibi soyunmak geçmişten,
Kelebeğin kanatları gibi açılmak geleceğe.
Zamanın nehrinde akarken durulmak,
Öğrenmek, unutmak, yeniden başlamak…
Her an bir evrim, her evrim bir ders,
Kendini aşmaktır belki de tek gerçek,
Yolculuk sonsuz, varış muamma.
İçimizdeki pusula şaşar bazen,
Yönümüzü kaybeder, savruluruz.
Korku bir zincir gibi sarar benliğimizi,
Alışkanlıklar birer pranga olur ayaklarımızda.
Cesaret bir fener gibi aydınlatır karanlığı,
Merak bir anahtar gibi açar kapıları.
Denemekten korkmamak, yanılmaktan yılmamak,
Kendi potamızda eriyip yeniden doğmak.
Her hata bir tecrübe, her tecrübe bir adım,
Değişmek, gelişmek, olgunlaşmak…
Rüzgarın yönünü değiştirmek mümkün değilse bile, yelkenleri ayarlamak elzem.
Toprağın bağrında saklıdır bereket,
Ağacın köklerinde direnç.
Güneşin sıcaklığı eritir buzları,
Yağmurun şefkati yeşertir umutları.
Evrenin ritmiyle uyum içinde dans etmek,
Kendimizi doğanın akışına bırakmak.
Kabul etmek, affetmek, özgürleşmek…
Her yeni gün bir mucize, her mucize bir fırsat.
Gözlerindeki ışıltıdır umudun aynası,
Ellerindeki emektir geleceğin mimarı.
Kalbindeki sevgiyle yoğur hayatı,
Aklındaki bilgiyle aydınlat yolu.
Değişim bir nefestir, yaşamın özü,
Evrim bir yolculuktur, sonsuza doğru.
Kendini tanımak, potansiyelini keşfetmek,
Dünyaya bir iz bırakmak.
Her an bir seçim, her seçim bir sonuç…
Ve sonsuz döngü böyle sürer gider.
Bir yanıt yazın