Yontulmuş bir düş, mermere sinmiş,
Yüzyılların sırrını içinde saklar.
Bakışları donuk, zamana yenilmiş,
Bir heykel, yalnız, kimsesiz, yaprak.
Gözlerinde biriken acı, keder,
Kim bilir hangi aşkın, hangi savaşın izi?
Rüzgarla fısıldar eski bir ezber,
Unutulmuş bir şehrin sessiz denizi.
Elleri boşlukta, sanki bir şey arar,
Kaybolmuş bir umudu, yitik bir sevgiyi.
Yüzünde bir çizgi, bin anlam taşır,
Geçmişin gölgesi, geleceğin rengi.
Bir an durulur, sanki nefes alır,
Sonra yine susar, taşa döner kalbi.
Yalnızlığı derin, ruhu yaralı,
Bir heykel, bir anıt, bir ölümlü şarkı.
Güneş batarken, gölgesi uzar,
Bir veda busesi, sessiz bir ağıt.
Düşen bir taş, tarihe fısıldar,
Unutma beni, ey insanlık!
Bir yanıt yazın