Yitik Zamanın Kokusu

Bir koku yükselir eski sandıklardan,
Naftalin kokusu, unutulmuş anılardan.
Belki bir gül kurusu, solmuş yaprakları dökülen,
Belki de anneannemin lavanta kesesi,
Yıllardır saklanan, en gizli köşesinde.
Bir demlik çay kokusu, sobanın üzerinde,
Kış akşamlarının sıcak sohbetleri,
Şimdi sadece bir hayal, bir uzak ülke.

Ah, o tarçın kokusu, yeni yılın müjdesi,
Zencefilli kurabiyelerin tatlı telaşı,
Bir çocuk gülüşü, kalbimde yankısı.
Yağan karın kokusu, temiz ve berrak,
Ufukta beliren umut, sessiz bir feryat.
Bir de eski kitapların kokusu, mürekkep ve kağıt,
Bilgiye açılan kapı, sonsuz bir davet,
Geçmişin izleri, geleceğe işaret.

Bir an.

Toprak kokusu, yağmurdan sonra,
Yeşeren hayatın, yeniden doğuşu.
Deniz kokusu, tuzlu ve serin,
Özgürlüğün şarkısı, dalgaların sesi.
Islak taşların kokusu, eski bir şehir,
Hatıraların labirenti, kayıp bir nehir.
Bir de senin kokun, tenimde hala,

Yabancı bir parfüm kokusu, ansızın gelen,
Bir ayrılık acısı, yüreğime işleyen.
Yanık odun kokusu, bir yangının izi,
Yok olan umutlar, bitmeyen bir keder.
Bir de hastane kokusu, steril ve soğuk,
Ölümün nefesi, sessiz ve buruk.

Yitip giden zaman, kokularla canlanır,
Anılar birer birer, zihnimde dans eder.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir