Bir harabe gibi çöker içime bu an,
Yalnızca yankısı kalır eski sözlerin.
Şehirler büyür, kimse duymaz.
Uzak bir fısıltı, eski bir dilin kalıntısı:
Rüzgarın sesinde kaybolan dualar,
Unutulmuş tanrıların gölgesi.
Mermer sütunlar altında bir zamanlar yankılanan,
Aşkın çığlıkları, nefretin fısıltıları,
Şimdi yalnızca sessizlik hüküm sürer.
Uzaklara bir bakışın vardı o yıkıntıda,
Her şeyin başladığı ve bittiği yerde.
Yitik bir mabedin izini sürer gibi,
Kaybolmuş bir ruhun arayışı.
Belki de tanrılar çoktan terk etti bu yeri,
Ya da belki biz unuttuk onları.
Uzaklara bir bakışın vardı enkazın ortasında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Şimdi hatıralar gömülü taşların altında,
Yitik bir tapınağın son nefesi.
Bir zamanlar kutsal olan şimdi toz ve kül,
Ve biz hala anlam arıyoruz harabelerde.
Bırakıp gittiğimiz.
Bir yanıt yazın