beklemek yorucu zanaat
tutunmak da öyle,
sükutun
sokakların
yanılgının hatrına
alışmıştık da sustuk
paslı vicdanlı akşamların demine
öylesine değil
dökülsün diye değil
mecburiyetten değil
susmak lazımdı
susmasak olmazdı sanki
hani bazı
içinde bir nehir kurur
kara için
ak için
her grinin tonunda yiten
kaygılar için
belki martılardan habersiz
limanlar için
yol tenha
son yaz
unutulmuş sözlerden kalma
bir yudum isyan için
susmak lazımdı
susmasak olmazdı çünki
lale görüldü bir yalan
sonra bıkmaz oldu aynaların hilesi
gri şemsiye
tütün dumanı
kalabalık oldu banklar
o bankların ağıdı oldu
yas oldu hatta
başlangıç yas ve son için
ayrılıklar oldu
her sevdanın intikam hissi hafızaya kazındı
gerisi veda oldu
kıyılar martılar
göçler oldu…
pusulanlar saatler
ve cep telefonlu delikanlılar
çabuk
çabuk
çok çabuk
dün’de kaybedilenlerin aşkına
çabuk’un içindeki diri hayaller için
her şeyin bir nedeni vardı
yaşamın hız çağında
atılan adımlar vardı hızlı ve yeni
bir yarıştan alınmış
işte bu yüzden susmak lazımdı
susmasak olmazdı çünkü…
sonra başlamak vardı
unutmak içindi bütün kayıp resimler
hiç yaşanmamış gibi yapmak
öküz sızlatan bir öfkeye
kalp dayanmıyordu ya
zaten bütün bunlar
yeni ve dayanıklı kalpler içindi
bıraksın koyuyordular en son çocuklarının adını
üstü örtülsün ikizler mesela
birisinin içinde umut filizlense
diğeri küsüyordu istemsiz
oluyordu bunlar
ve susmak lazımdı
susmasak olmazdı çünkü…
Bir yanıt yazın