sessiz bir kabulleniş bu
kabulleniş sessiz.
şehirlerin yalnızlığında
kayıp ruhlar, yorgun bedenler, unutulmuşlar
farksız arayışların yalnızlığında
ve tenha sokakların yalnızlığında
ve tenha sokakların ümidinde.
güneş batmış olsa bile, yıldızlar parıldarken oralarda
eksik bir aşkın belirsizliğinde
ve eski evlerde, eski evlerde hüzün
yakalarken anıları
sessiz bir kabulleniş bu.
kendi iç sesimizin ıssız tarlasında
şehir dayanıklılığımızın tarlasında
kabulleniş
ellerimiz dizlerimiz arasında
ve kimsenin duyamadığı şarkıyı
çiçeklerin, betonların ve çaresizliğin şarkısını
bir eylül fısıldayacak kalbimize.
dilencinin sesiyle birlikte
geç kalmış âşıkların sesiyle birlikte
şöförün sesiyle birlikte
akşam başlamış hayallerin sesiyle birlikte
derin hayallerin sesiyle birlikte
ve yeni bitişlerin ve yeni başlangıçların
ve herkesin ve herkesin
sesleriyle birlikte
bir eylül fısıldayacak
kimse duyamayacak ve kabulleniş
sessiz.
yıkıntılara karışan solgun bir yaz
büyük olmaya elverişsiz bir yaz
eskiden yaşanılmış ve her şeye rağmen
insanlara yabancı bir yaz.
gözyaşlarının sele dönüştüğü yahut
gözyaşlarının sele dönüştüğü bir yaz.
sessiz bir kabulleniş bu
bir gri tonunda
bir kafede, en sıradan bir kafede
en sade, en umutsuz bir kafede
bir kadınla bir erkeğin olduğu bir kafede
bir kadın bir erkeğin
bir kadınla bir erkek olduğu
ellerin ve bakışların
birbirini aradığı.
birden gerçekliğini anlayarak
müzik susunca ve görünce karanlığı
birden vazgeçilebilirliğini anlayarak
önemsiz ve gereksiz buluşunu kendini
birden hatırlayarak
geçmişe hazırlayınca olanca pişmanlıklarını
ve her şeye ve yalnızlığa. kabulleniş
sessizleşecek
çağımıza pek uygun bir sessizlikte
sessizleşecek kabulleniş
(…)kabulleniş
yerin ve göğün teslim olmuş bir halde olduğu
çaresizliğimiz, yenilgimiz, bakışlarımız, kabulleniş.
kabulleniş
kabulleniş sessizleşecek.
Bir yanıt yazın