Her veda, yeni bir başlangıçtır aslında,
Ama seninkisi son, dönüşü olmayan.
Dudaklarında bir veda busesi, soğuk ve acı,
Gidişin, kalbime saplanan bir hançer.
Bu aşk, yarım kalmış bir hikaye, sonu hüzünlü,
Kahramanı sen, kaybedeni ben.
Sen, uzak bir hayal, ben gerçeğe mahkûm,
Anılar, birer diken gibi batar her hatırlayışta.
Gözyaşlarım, kurumuş bir nehir yatağı,
Artık akmaz, akamaz sensizliğe.
Yüreğim, bomboş bir ev, terk edilmiş ve viran,
Duvarlarında yankılanır yalnızlığın sesi.
Bu veda, en acı dersi oldu hayatımın,
Sevmenin bedelini ödüyorum şimdi.
Her gece rüyalarıma girersin, gülümseyerek,
Ama bilirim, artık yoksun, olmayacaksın.
Ve bu veda busesi, en acı hatıram,
Kalbimin en derininde sakladığım, kanayan.
Şiirler
Veda Busesi
Sessiz Çığlık
Suskunluğum, en derin çığlığımdır sana,
Duymadığın, anlamadığın, hissetmediğin.
Gözlerim, iki damla yaş, akar içime,
Sensizlik, boğazımda düğümlenen bir hıçkırık.
Bu aşk, dilsiz bir şarkı, söylenmeyen,
Kelimeler yetmez anlatmaya, acılar sığmaz.
Sen, en uzak liman, ben fırtınada kalmış gemi,
Dalgalarınla boğuşurum, rüzgârlarınla savrulurum.
Ne bir yardım eli uzanır, ne bir umut ışığı görünür,
Karanlıkta kaybolurum, çaresizce çırpınırım.
Her nefes bir isyan, her bakış bir sitem,
Ama sen görmezsin, duymazsın, bilmezsin.
Bu sessiz çığlığım yankılanır boşlukta,
Kimsesizliğimle baş başa kalırım bu aşkın enkazında.
Yüreğim kan ağlar, ruhum feryat eder,
Ama sesim çıkmaz, çıkamaz sana.
Ve bu sessiz çığlık, sonsuzluğa karışır,
Bir hayaletin fısıltısı gibi, duyulmayan.Kırık Ayna
Aşk, kırık bir ayna, her parçası başka bir yalan,
Baktıkça kanatır içimi, acıtır ruhumu.
Sen, o aynadaki en keskin parça,
Her dokunuşta yeni bir yara açarsın.
Hayallerim tuzla buz, umutlarım paramparça,
Toplayamam dağılanları, birleştiremem kırılanları.
Yüzümdeki çizgiler, o kırıkların izleri,
Gözlerimdeki buğu, o parçalanmışlığın sisi.
Her bakışta farklı bir sen görürüm, farklı bir ben,
Hangisi gerçek, hangisi yalan, bilemem.
Bu aşk, kanayan bir yara, kabuk bağlamayan,
Sızısı dinmeyen, acısı geçmeyen.
Her gün biraz daha batarım o kırık camlara,
Her gün biraz daha kanarım senin aşkınla.
Ve ben, o kırık aynada kendimi ararım,
Kaybolmuş benliğimi, yitirilmiş umutlarımı,
Bulamayacağımı bilerek.Yasemin Kokulu Gece
Bir yasemin kokusuyla gelirsin bazen,
Gecenin en kuytusunda, rüyalarımın içinde.
Ellerin, birer kelebek, konar saçlarıma,
Öpüşlerin, en tatlı şarap, dudaklarımda.
Sen, bir bahar sabahı, ben kışa mahkûm,
Gelişinle çiçekler açar, gidişinle solarım.
Aşkın, en narin çiçek, kalbimde büyüttüğüm,
Kokusuyla sarhoş olurum, her nefeste seni çekerim içime.
Yıldızlar şahidim olur, ay sırdaşım,
Fısıldarım adını rüzgâra, dalgalara anlatırım seni.
Sen, uzak bir masal, ben o masala inanan çocuk,
Hayaller kurarım seninle, düşlerimde yaşarım.
Her gece gözlerimi kapadığımda sen belirirsin,
Yasemin kokun sarar ruhumu, huzur verirsin.
Ve ben, her gece o yasemin kokusuyla uyurum,
Sabahında yokluğunla uyanacağımı bilsem de.Eylül Serenadı
Yapraklar dökülürken içimden, bir eylül akşamı,
Hüzünlü bir serenat çalar rüzgâr, adını fısıldar.
Gözlerin, iki damla yağmur, düşer yanaklarıma,
Sensizlik, içimde büyüyen bir ayrılık şarkısı.
Bu şehir sensiz bir sürgün yeri, her köşe bir zindan,
Sokaklarda hayalinin peşinden koşarım, yorulurum.
Aşk, eski bir melodi, takılır kalır dilime,
Anılar, sararmış fotoğraflar gibi eskir avuçlarımda.
Banklar boşalır, parklar sessizleşir,
Gökyüzü ağlar benimle birlikte, gri ve kasvetli.
Her kaldırım taşı senin adını heceler,
Her sokak lambası hayalini çizer karanlığa.
Ve ben, bu eylül akşamında seni beklerim, hep beklerim,
Belki bir sonbahar sabahında dönersin diye,
Yüreğimde solan çiçeklerle.Leyla’nın Çölü
Mecnun misali düşmüşüm Leyla’nın çölüne,
Serap olur hayalin, her adımda kaybolurum.
Güneş yakar tenimi, kumlar kavurur içimi,
Susuzluğum sen, vaham sen, umudum sen.
Bu aşk bir ateşten gömlek, giydim, yanıyorum,
Küllerim savrulur rüzgârda, sana doğru uçarım.
Sen, ulaşılmaz bir yıldız, ben sana uzanan el,
Geceler boyu adını sayıklarım, mehtaba yalvarırım.
Yollar dikenli, ayaklarım kan revan,
Ama vazgeçmem senden, ey sevgili canan!
Bu çöl benim kaderim, bu hasret benim yoldaşım,
Aşkınla yanıp tutuşmak, en büyük sevdam.
Ve bu aşk, bitmeyen bir hasret, sonsuz bir çile,
Leyla’sız bu çölde bir divaneyim işte.Gözyaşı Denizi
Bir damla gözyaşınla başlar her şey,
Okyanuslar taşar sonra, boğulurum.
Kirpiklerin birer hançer, saplanır kalbime,
Bakışların celladım olur, her gün yeniden ölürüm.
Sen, uzak bir ada, ben sığınacak liman arayan gemi,
Dalgalarınla döversin, rüzgârlarınla savurursun.
Aşkın bir fırtına, yakalar beni, alabora eder,
Yelkenlerim yırtık, pusulam kayıp,
Umutlarım birer birer batar sulara.
Gözyaşlarım tuzlu bir deniz olur,
İçinde çırpınır dururum çaresizce.
Ve ben, bu gözyaşı denizinde kaybolurum,
Ne bir ışık görünür, ne de bir kurtuluş.Hüzün Akşamları
Demir parmaklıklar ardında bir gölgeyim şimdi,
Hüzün zindanının soğuk taşlarında yankılanır kederim.
Her gün bir idam mahkûmunun son bakışını görürüm,
Ve anlarım, sevdiğini öldüren herkes ölüme mahkûmdur.
Kelimelerim prangalı, düşüncelerim yasaklı,
Bu dört duvar arasında çürür gider ruhum.
Aşk, bir zamanlar en masum günahımdı,
Şimdi ise en ağır cezam, en bitmeyen azabım.
Geceleri hücreme sızan ay ışığı bile,
Teselli etmez artık kanayan kalbimi.
Her nefes bir ağıt, her an bir işkence,
Ve ben, bu dipsiz kuyuda kaybolmuş bir ruh.Son Durak Hüzün
Hayat bir tren yolculuğu, son durağı hüzün,
Biletçi keser umutlarımı, kondüktör çalar düdüğü.
Raylarda yankılanır geçmişin pişmanlıkları,
Vagonlarda sıkışıp kalır yarım kalmış sevdalar.
Ben, bu trenin kaçak yolcusu,
Gidecek bir yerim yok, dönecek bir umudum.
Her istasyon bir hayal kırıklığı, her mola bir veda,
Penceremden akar giderken hayatlar,
Benimki bir muamma, çözülmeyen bir bilmece.
Ve ben, bu sonsuz yolculukta bir başına,
Valizimde birikmiş kederlerle ilerlerim.Beton Çiçekleri
Kaldırım kenarında açan bir beton çiçeğiyim,
Ezilmeye mahkûm, yine de direnen.
Gözyaşlarımla sularım umutlarımı,
Güneşe küskün, rüzgâra yenik.
Bu şehir bir hapishane, ben müebbet mahkûmu,
Hayallerim parmaklıklar ardında çürür.
Her nefes bir işkence, her adım bir eziyet,
Ama yine de yaşarım, inadına yaşarım.
Köklerim betonu deler, filizlerim göğe uzanır,
Bir umut yeşertirim enkazın ortasında.