Hayat bir tren yolculuğu, son durağı hüzün,
Biletçi keser umutlarımı, kondüktör çalar düdüğü.
Raylarda yankılanır geçmişin pişmanlıkları,
Vagonlarda sıkışıp kalır yarım kalmış sevdalar.
Ben, bu trenin kaçak yolcusu,
Gidecek bir yerim yok, dönecek bir umudum.
Her istasyon bir hayal kırıklığı, her mola bir veda,
Penceremden akar giderken hayatlar,
Benimki bir muamma, çözülmeyen bir bilmece.
Ve ben, bu sonsuz yolculukta bir başına,
Valizimde birikmiş kederlerle ilerlerim.
Şiirler
Son Durak Hüzün
Beton Çiçekleri
Kaldırım kenarında açan bir beton çiçeğiyim,
Ezilmeye mahkûm, yine de direnen.
Gözyaşlarımla sularım umutlarımı,
Güneşe küskün, rüzgâra yenik.
Bu şehir bir hapishane, ben müebbet mahkûmu,
Hayallerim parmaklıklar ardında çürür.
Her nefes bir işkence, her adım bir eziyet,
Ama yine de yaşarım, inadına yaşarım.
Köklerim betonu deler, filizlerim göğe uzanır,
Bir umut yeşertirim enkazın ortasında.Ucuz Şarap Tadında
Birahanede unutulmuş bir adamım ben,
Ucuz şarap tadında hayatım, ekşi ve buruk.
Garson kızın yorgun gülüşünde ararım aşkı,
Duvarlardaki lekelerde geçmişimi okurum.
Kelimelerim küfürbaz, hayallerim sefil,
Bu şehir bir batakhane, ben müdavimi.
Her kadehte biraz daha boğulurum,
Sarhoşluğum bir sığınak, ayyaşlığım yorgan.
Bukowski’nin hayaletiyle dans ederim geceleri.Kırık Plak
Hayat, bozuk bir plak gibi takılır kalır bazen,
Aynı nakaratı tekrarlar durur acılar.
Sözcükler yetim, cümleler öksüz,
Anlam firar eder, geriye tortusu kalır.
Ben, bu kakafoninin ortasında bir dilsiz,
Suskunluğum çığlık, bakışlarım isyan.
Küçük İskender’in kanayan mısraları gibi,
Ruhum kan revan içinde, şiirim paramparça.Morfin Çiçeği
Damarlarıma zerk edilen bir afyondur gece,
Morfin çiçekleri açar kanayan ruhumda.
Gerçeklik, eğreti bir elbise gibi durur üzerimde,
Soyunup fırlatırım onu, en kuytu köşeye.
Kelimelerim zehirli sarmaşık, boğar saflığı,
Ve ben, kendi yarattığım cehennemde bir şeytan.
Aşk, kanla beslenen bir vampir misali.Paslı Makas
Zaman, eski bir makas gibi keser umutları,
Avuçlarımda biriken paslı hayaller.
Gecenin kör kuyusuna düşerken kelimeler,
Şizofrenik kahkahalar atar içimdeki çocuk.
Aynada gördüğüm suret yabancı,
Gözlerinde bin yıllık sürgünlerin yorgunluğu.Gölge Oyunu
Perdeler indi ruhumun sahnesine,
Siyah beyaz bir film başlar şimdi.
Figüranları kayıp düşler, başrolde hüzün,
Ve monologlar fısıldar geceye sinmiş cinnetim.
Yalnızlığın bestesi bu, en derinden.