Bir, mazideki aşkı yüceltip durana bak,
Bir, gelecekte sevgiyi arayıp coşana bak.
Bir, kalbi geçmişin külleriyle örtük olana,
Bir, yeni bir sevdaya umutla koşana bak.
Bir, hatıraların tozunu yutup yutkunana,
Bir, yarınlara dair hayaller dokuyana bak.
Bir, her vedayı sonsuz sanıp kahrolana,
Bir, ayrılıkla güçlenip yeni yollar bulana bak.
Bir, anıları putlaştırıp onlara tapınana,
Bir, tecrübeyi rehber edip ilerleyene bak.
Bir, eskinin gölgesinde kaybolup gidene,
Bir, yeni bir benlikle yeniden doğuşuna bak.
Bir, yarını dünden öğrenip yarına uzayana bak.
Edebiyat Köşesi
Yarına Sarkan Dünler
KUŞKULU VEDA
Gün batımı, silik bir umut gibi süzülürken içime,
Yabancı bir şarkı çalınır, uzak bir sahilden.Ruhum, yaprak misali savrulur anılarda,
Kaybolan bir aşkın izleri belirir yanaklarımda.Bir veda busesi kondurur rüzgar dudaklarıma,
Sensizliğin soğuk nefesi üşütür beni derinden.Yalan bir gülümseme takınırım aynada,
Acı bir itiraf gizlenir gözlerimin ardında.Kuşkulu bir vedanın sancısıdır bu içimde,
Belki de hiç başlamamış bir aşkın yasını tutarım.Ne kaldı geriye, kırık dökük bir hayalden başka?
Sessiz bir çığlık yükselir, boğulur karanlıkta.Yarın, yeni bir gün doğar mı bilmem,
Ama sensizliğin ağırlığı çöker omuzlarıma.Umutsuz bir bekleyişle geçer ömrüm,
Dönmeyeceğini bilsem de, seni beklerim hala.Yazılmamış Veda
Biliyorum, gitmek zorundayız.
Bir rüzgar savuruyor bizi bilmediğimiz yere,
Yüzümüzde belirsiz bir hüzünle.
Yazılmamış satırlar kaldı içimizde,
Söylenmemiş sözler birikti boğazımızda.
Her ayrılık yeni bir başlangıç derler,
Ama bu veda içimizde bir boşluk bırakır.
Biliyorum, bir daha aynı olamayız,
Aynı sokaklarda yürüyemeyiz artık.
Ama ne garip bir histir ki bu ayrılık,
Hem acı veriyor hem de özgürleştiriyor.
Biliyorum, bir daha aynı olamayız ama
Belki de bu yüzden daha çok sevdik birbirimizi.
Belki de bu yüzden unutulmaz olacak
İçimizde bir anı olarak kalacak,
O yazılmamış veda mektubu.
Biliyorum, bir gün yollarımız kesişir belki,
Farklı şehirlerde, farklı hayatlar yaşasak da.
O zaman hatırlarız birbirimizi,
Yüzümüzde hafif bir tebessümle.
Yazılmamış vedaları.
Unutma ki her veda yeni bir başlangıçtır,
Ve her başlangıç yeni bir umuttur.
Belki de bu veda bizi daha güçlü yapacak,
Daha cesur, daha bilge…
Biliyorum, gitmek zorundayız.Suret Düşleri
Yontulmuş bir andan sevdim seni
Mermerin teninden süzülen ışıktan
Donmuş bir gülüşün ardındaki hüzünden
Sessizliği delen bakışlardan sevdim bir de
Kendimi sever gibi sevdim seni
Zamandan kopmuş yalnızlığından.
Kazı bu sevgiyi her bir zerrene
Soğuk taşın altında yatan sıcaklığın
Kaynağına kazı
Her zaman gizlediğin, kırılganlığın son durağına
Kuş taşıyan ellerine kazı
Ve omuzlarına geniş omuzlarına
Taşımaktan yorgun düşmüş gibi azıcık eğdiğin
Tam oraya işte, kapalı bir atölyeden
Bir toz bulutuyla ayrılmış heykelin tenine kazı
Ve beyazlığına bir de, unutulmuş bir aşkın izlerinin renginde
Saçlarının omuzda duruşuna, onları saran karanlığa
Alnından başlayan ve toprağa uzanan
Yani senin olan, seni bir anlam gibi saran ölümsüzlüğe
Kazı onu bir müzenin parça parça aklında tuttuğun
Toz zerrecikleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha belirginleşen köşelerine
Kazı bu sevgiyi her yerine.Yarın Ki Aşk
Aşk odur ki, yarına saklar gülüşünü;
Bir ömürlük sitemi bir anda siler içinden.
Gözler konuşur, kelam suskun kalır bazen,
Yürekten bir dokunuş yeter bin söze bedel.
Aşk, sabrın aynası, vefanın da rehberi,
Zamanla yeşeren bir sevgi bahçesidir derler.
Aşk, bir seraptır çöllerde,
Ya da bir umut ışığı karanlıklarda,
Belki de bir rüyadır sonsuz derinliklerde.
Aşk, zamana meydan okur,
Yıllara direnir, eskimez,
Her dem tazedir, yeniden doğar,
Bir efsanedir dilden dile dolaşır.Baki Geceye Emanet
aynalar ardında
kim bilir saklıdır
sesinin yankısı
yalnızlığın koynunda
baki geceye sığınır
kaçışlar birikir
unutulmuş şarkılar gibi
bekler bir dokunuşu
hadi gel uzat ellerini
zamansız bir serzenişe
karanlığın hükmü
geçsin içinden sessizce
bir umut belirir
gözlerinin derininde
yüzünde beliren gülüş
aydınlatır her yeriHATIRA DEFTERİ
bir fotoğrafın solgunluğunda
anılar bir yere gitmez
derinde
yarım kalmış bir gülüşe takılır
ansızın bir yağmur sonrası
her beklenmedik karşılaşmanın yüzü
pişmanlık
ve pişmanlık
çok eski bir şarkıdıranılar bir yere gitmez
o bir unutma çabasıdır
anılar yoluyla varılabilir yarına
anıdan kaçılabilir usulca
ve ömür tüketilebilir anılarla
ama anılar bir yere gitmez
o bir unutma çabasıdır
özlemek
yavaş bir hatırlama biçimidir
kaygı umuttan fazlaysa
sessizce uzaklaşılmalıdır
yüzleşme sözcüğüne
bir aynada da rastlayabilirsin
bir mezarlıkta da
kalbin sıkışmaz
bir çocukluğunu sokakta görünce
o bir öğrenme çabasıdır
ama ürkersin
unutmanın karanlığından
maske yaparsın hatıralardananılar bir yere gitmez
o bir unutma çabasıdır
her cevabı beklersin zamandan
oysa geçmişle gelecek arası
kısa bilinmez sisli bir yol
bir yere gitmez
o bir saklanma biçimidirveda edilmez anılara
yapılamaz çünkü
çok anı bir ömürde
anlam yüklenmez her hatıraya
herkes o anının sahibi olmayabilir
hiç bir yalnızlık
yaşadığı anı sevmez meselaanılar bir yere gitmez
o bir affetme biçimidir
boş bir odanın sessizliğindeSorgulanmayan Hissiyat
I
Aynalara küsmekten dönüyorum, dedi içimdeki
Bunu kendine sessizce fısıldadı
Aynalar ki kalabalıktılar, yalanlarla dolu
O kadar çoktular ki, kendimi kaybettim
Ben, yani kimsesiz bir ruh, sevginin sahte sureti
II
Evet, aynalara küsmekten dönüyorum
Sanki böyle niye ben oradan geliyorum
Çarpık, yansımayan aynalara
Küsmekten
Bilmeliydim
Bilmeliydim, bilmeliydim
Ben, yani bir hiç, bir hiç mi dedim? Hayır, bir gölge
III
Bazen karıştırıyorum ya, çok sisli bir akşamdı
Sonra bu çok sisli akşamın ıslak bir anı
Yüzler silik hayaller halinde kayboluyordu
Onlar işte hep boyuna kayboluyordu
Birileri geliyordu ansızın
IV
Hiç gelmemek halinde ve çaresiz
Birileri geliyordu
Yürekten kalma bir sancı vardı, derin
Bir bakışın boşluğa doğru içinde
Bu yabancılık korkunçtur, ey kalp!
Kalbin atması korkunçluğudur bu
Dünyanın insana doğru içinde
Kalp, kalp!
Buradayım, yani ben.. evet, geliyorum
Sancı geçmesinler, geliyorum
Siz bütün acıları tadın, evet
Ben, yani bir hiç, bir hiç mi dedim? hayır, bir gölge
Bazen karıştırıyorum.Uzaklaşan Suretler
Uzakta kaldı artık o şehir,
Anılar silindi, yollar değişti.
Yüzler unutuldu, isimler yabancı,
Bir rüzgar gibi geçti hayat, bitti.Uzaklarda bir suret belirdi şimdi,
Aynadaki ben miyim, yoksa bir gölge mi?
Hatırlamak zor, bakmak acı veriyor,
Dün yok oldu, yarın meçhul bir bilinmez,
Yaşananlar bir sis perdesi.Uzaklarda bir şarkı çalıyor,
Eskiden tanıdıktı, şimdi yabancı.
Melodi aynı, anlamı kayıp,
Bir veda busesi gibi sessizce ağlıyor.Uzaklarda bir liman arıyorum,
Sığınacak bir yer, dinlenecek bir an.
Belki de hiç var olmayan bir düş,
Umutsuzluğa kapılmadan bekliyorum,
Sonsuzluğa doğru akan bir nehir.Suskun Şairler
Bütün hatip meydanlarda gür sesiyle
Bir sen kaldın sessiz şair ey Fuzuli!
Kalemin kan ağlarken, gönlün isyan ederdi,
Kelamın deryasında inciler dökerken,
Suskunluğunda saklı nice feryat vardı.
Bütün ozanlar coşkun, sazlar şen şakrak
Bir sen kaldın kederli şair ey Nedim!
Aşkın şarabından dem vururken dizelerin,
Neşenin ardında gizli melankoli sezilir,
Gül bahçelerinde bülbül figan ederdi.
Bütün kalemler satılık, diller lal olmuş
Bir sen kaldın hür şair ey Nazım!
Zincirler vurulsa da yüreğin özgürdü,
Mısraların pranga tanımazdı.
Bütün sözler yalan, vicdanlar kör olmuş,
Bir sen kaldın dürüst şair ey Can Yücel!
Gerçeği haykırmaktan çekinmedin asla,
Sözün kılıç misali keskin, zehirli ok gibiydi,
Sahteliğe baş eğmedin hiçbir zaman,
Halkın sesi, vicdanı oldun her dem,
Yalan dünyada dürüstlüğünle parladın.
Bütün çağlar geçti, devran değişti
Bir sen kaldın ölümsüz şair.
Suskunluğunda nice anlam saklı.