ateşin sınırında uyanmak
uyanmak ateşin.
uzaklaşan anıların yorgunluğunda
kül rengi sabahlar, silik izler, unutulanlar
farksız yalanların yorgunluğunda
ve şehir ışıklarının yorgunluğunda
ve şehir ışıklarının umudunda.
gözler kapansa bile, anılar dağılırken oraya
belirsiz bir özlemin pusluluğunda
ve eski evlerde, eski evlerde kış
kucaklarken yalnızlığını
ateşin sınırında uyanmak.
kendi iç yangınımızın köz tarlasında
umutsuz bekleyişimizin tarlasında
ateşimiz
ellerimiz yüreğimiz arasında
ve kimsenin söyleyemediği şarkıyı
yalnızlığın, gecenin ve suskunluğun şarkısını
bir rüzgar fısıldayacak sesimize.
gece kuşunun sesiyle birlikte
sessiz çığlıkların sesiyle birlikte
ayrılığın sesiyle birlikte
sabah suskunlaşmış kalplerin sesiyle birlikte
yaman suskun kalplerin sesiyle birlikte
ve yeni unutuşların ve yeni kayboluşların
ve herkesin ve herkesin
sesleriyle birlikte
bir rüzgar fısıldayacak
kimse söyleyemeyecek ve ateşimiz
sınırında uyanacak.
Bir yanıt yazın