Bundan evvelki benliğimin külünden doğuyorum
evvelki benliğimdeki yangından doğuyorum
şimdi etrafımı saran buzdan duvarlara aldırmadan
burası yangındı biliyorum
o zaman da yangındı
bu zamanda
buzun söndüremediği yangını görüyorum
eski ruhumda açılan onulmaz yara izleri
yalnızca birer nişan şimdiki ruhumda
kin, nefret, hırs, intikam
fal gibi kazılı duruyor içimde
kadim öfkelere tercüman sözler
birer nişan dilimde
bir vakitler duyduğum bir feryat bu
şimdi içinden yükseliyorum
duymuştum duymuştum duyuyorum
Bundan böyle susmayacağım
bundan böyle affetmeyeceğim
bundan böyle unutmayacağım
ateşten bir zırh kuşanacağım
küllerimden doğacağım
ve yakacağım
Bundan önceki sessizliğimin zincirini kırıyorum
önceki sessizliğimdeki zindanlardan fırlıyorum
şimdi beni yargılayan sahte yüzlere aldırmadan
burası zindandı biliyorum
o zaman da zindandı
bu zamanda
maskelerin saklayamadığı zindanı görüyorum
eski kalbimde biriken zehirli sözler
yalnızca birer fısıltı şimdiki sesimde
yalan, iftira, ihanet, riya
fal gibi gizli duruyor ses tellerimde
yasak kelamlara can veren isyan
birer fısıltı sesimde
bir zamanlar tattığım bir acı bu
şimdi içinden haykırıyorum
tatmıştım tatmıştım tadıyorum
Öfkeyle yoğrulmuş bir ruh
karanlıktan süzülmüş bir güç
alevden suret
Bundan sonraki halimin suretini çiziyorum
sonraki halimdeki ihtişamı görüyorum
şimdi üzerime çöken karanlık ellere aldırmadan
burası hiçlikti biliyorum
o zaman da hiçlikti
bu zamanda
karanlığın bastıramadığı ışığı görüyorum
eski aklımda dönen karmaşık düşünceler
yalnızca birer kıvılcım şimdiki zihnimde
şüphe, korku, endişe, pişmanlık
fal gibi savruluyor zihnimde
unutulmuş gerçeklere yol gösteren inanç
birer kıvılcım zihnimde
bir gün varacağım bir yer bu
şimdi oraya doğru ilerliyorum
varacağım varacağım varıyorum
Bir yanıt yazın