Camdaki Yüzler

Pencere önünde beklemek,
bir alışkanlık mı, yoksa
kaçış mı bilmem.
Dışarıdaki hayat,
renkler, sesler, telaş,
hepsi bir film şeridi gibi akarken,
ben burada, camın ardında,
bir gölgeyim sanki.
Kendi yansımamla konuşurum.

Rüzgar eser, yağmur başlar,
cam buğulanır, yüzler silinir.
Acaba dışarıdakiler de beni görüyor mu?
Yoksa ben onlar için sadece
bir anlık yansıma mıyım?
Bir silüet, bir hayal,
gelip geçen bir şey.
Kim bilir, belki de
onlar da kendi camlarının ardında,
beni düşünüyorlardır.
Belki de hepimiz
birbirimizin yansımalarıyız.

Camdan bakmak,
hem yakın, hem uzak.
Hayata dokunmak,
ama dokunamamak.
Bir seçim mi, kader mi bu?


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir