Unutulmuş Köprü

Taş duvarlar arasında bir nehir akar usulca,
Yosun tutmuş kemerlerde yankılanır geçmişin sesi.
Yalnız bir köprü, unutulmuş bir hikaye,
Ay ışığı altında parıldar, sırlarını saklar.
Kuşlar yuva yapar çatlaklarında, rüzgar eser içinden,
Zamanın acımasızlığına meydan okur hala.
Ne bir ayak sesi duyulur, ne bir sevda sözü,
Sadece nehrin türküsü eşlik eder yalnızlığına.

Sular yükselir bazen, taşar kıyılarına,
Köprü titrer, hatıralar canlanır bir an.
Bir zamanlar aşıklar geçerdi üzerinden el ele,
Şimdi ise sadece gölgeler dans eder karanlıkta.
Belki bir gün yeniden canlanır bu köprü,
Belki bir yolcu çıkar gelir, adımlarını atar üzerine.

Yılanlar gizlenir taşların arasında, örümcekler ağ örer,
Güneş doğar her sabah, batar her akşam aynı umutsuzlukla.
Nehir akmaya devam eder, hiç durmadan, hiç yorulmadan,
Köprü bekler, sabırla, sessizce, kimsesizce.
Yosun kokusu sinmiştir her yerine, küf kokusu yayılır,
Bir zamanlar hayat dolu olan bu köprü, şimdi bir hayalet.
Ve ben, bu unutulmuş köprüde bir anı olurum,
Sonsuzluğa doğru akan bir su damlası gibi kaybolurum.
Sadece nehir hatırlar beni, köprü fısıldar adımı,
Geçmişin derinliklerinde bir iz bırakırım.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir