Yüzyıl Sonu İtirafı

1988’de büyüdüm
büyüdüğüm şehri sevdim ama durmadım
daha iyisi vardı hep gözümde
sekizimde ilk aşkımın kara gözlerine tutuldum
yirmi sekizde iş hayatının acımasızlığına
kırk sekizde yine yalnızlığa gömüldüm
kimi insan toprak kokusunu kimi yıldız haritasını
ben yalan gülüşleri bilirim
kimi insan para sayar kimi kitap okur geceleri
ben pişmanlıkları
plaza katlarında da çalıştım köy yollarında da
tok da yattım aç da ama umudumu yitirmedim
otuzumda evlenmemi beklediler
kırk sekizimde hayallerimin yıkıldığını gördüler
otuz altımda sırtımdan bıçaklandım defalarca
elli dokuzumda belki bir sahil kasabasında yaşarım
annemi görmedim babamla büyüdüm
dedemin anlattığı masallarla uyudum çocukken
şimdi anıtkabirde değil içimde yaşıyor
partilere katılmadım konuşmalardan sıkıldım
sökülmedi içimdeki merak
yıkılmadım ama çok kez sendeledim
2015’te bir barda tanıştım hayatımın aşkıyla
2020’de ayrıldık birbirimizden nefret ederek
sevdiğim insanlara çok güvendim hep
şu kadarcık kıskanmadım zenginleri
aldatmadım kimseyi bilerek
unutmadım bana yapılan iyilikleri
içmedim sigara ama kahve tiryakisiyim
hep dürüst çalıştım kazandım ekmeğimi
başkalarının hatalarını görmezden geldim
yalan söyledim bazen kendimi avutmak için
ama kimseyi incitmedim bilerek
bindim otobüse trene metroya
çoğunluk binemiyor
sergilere gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış sergilerin
çoğunluğun gittiği yerlere de ben gitmedim çoğu zaman
meyhaneye gazinoya lüks restoranlara
ama fal baktırdığım oldu
yazdıklarım bir kaç kişi tarafından okundu
sosyal medyada beğeni bekledim
hastalık nedir bilmem şimdilik
yaşlanmak da şart değil
müdür filan olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de savaşa denk gelmedim
bombardıman altında yaşamadım
ama aşık oldum kırkıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün İstanbul’da yalnız gebermekte olsam da
insanca yaşamaya çalıştım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir