Her yol bitişe çıkar
Hiçbir düş sonsuza uzanmaz ama
Çocukluğum affet beni
Eski dost sen de affet
Yere düşen yaprak gibiysam eğer
Dalımdan öyle koptuğum için değil
Ama hiç değil
Ah benim eski dostum benim
İnsan unuttuğu şehre benzer
O şehrin taş duvarlarına, o şehrin eski çarşısına benzer
Çarşısında kaybolan adama
Duvarlarında yankılanan sese
Kulelerinin, minarelerinin puslu siluetine
Ankaranın gri
İzmirin mavi telaşına benzer
Ufkuna benzer ki umutları vardır
Limanına benzer ki gemiler doludur
Evlerine, sokaklarına, kuytularına
Öylesine benzer ki
Ve merdivenlerine
(Bir paslı korkulukla tutunulmuştur kalbi)
Ve fısıltılarına
(Yani bir eski plak dükkanına belki)
Ve bir gün birinin kaybolmasına benzer
Kaybolurken kaybolurken yabancılaşan yüzüne
Ressamın fırça darbesine, heykeltıraşın yontmasına
Öyle bir sigara sarımına, birinin çay demlemesine
Parklarına, yalnızlığına
Özlemine, sırrına benzer
Anısı bir bahar sabahıdır
Acısı bir kış gecesidir
Bıçağı suskunluğudur dinmekte olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir kent gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz geçmişe eski dost.
Bir güzel söz söyleyişin vardı eskiden
Dilin kaleme yakın
– Bir vakitler geleceğe yakın, derdim ben –
Kitap sayfalarında satırlar anlamlar
Anlamlar: arayış
Anlamlar: özlem
Anlamlar: bitmemişler
Ve bir başın hafifçe eğik
Sevgin derin
Dostluğun vefalı
Bakıyorum da şimdi
O sözler bir ağıt gibi duruyor dilinde.
Ve an dediğimiz nedir ki eski dost
Biz eskiden seninle
sahilleri dolaşırdık bir bir
O zamanlar deniz kokardı sahiller
Martı kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça çocukluğumuz
Cam gibi berrak deniz suyunun altında
Bir balıkçı kızı sevmiş gibi olurdun sen
Kızın tuzlu denizden bir teni
Upuzun saçları
Gülüşü
Ve sana eski dost
uzaktan uzaktan balık ekmek uzatırdı sanki
Sofranı kurardı
Elini bir denize bırakır gibi sonsuzluğa bırakırdı
Umutsuzluğa düşsen hayallerini getirirdi
Çocuklar büyütürdü
Ve o çocukların dünyayı değiştirecek düşlerini dokurdu bir halı gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar…
Unutmuş gibi yapma eski dost
Anıları canlandır
Yalnızlığı paylaş
Diyeceğim şu ki
Kaybolan bir renge benzerdi o zaman sahiller
Oysa o kadar kalabalık ki şimdi
Hayalsiz yürüyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Sahiller tıklım tıklım
Sahiller hayatın kıyısına vuranlar gibi
Balıkçılar
Ekmek parası yolcusu balıkçılar
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi umut bekçisi
Ellerinde poşetler, çantalar
Simitler, çay termosları, battaniyeler
Onlar ki, hepsi
Bir köksüz ağaç gibi yanlış yere tutunanlar
Ah benim eski dostum benim
Gördün mü bak
Dağılmış lunaparklara benziyor şimdi sahiller
Ve dağılmış lunaparklara memleket
Gelmiyor içimden ağlamak bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir eski şarkı gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
Eski dost, güzelim, bir yüz niye unutulur
Dün değil, yarın değil, bir yüz niye unutulur
Yüzümde unutulmuş sabahlar.
Bir yanıt yazın