Yükseklerdeki Sükut

Yüzümde eski bir gururla bakıyorum dünyaya
(belki de hataydı bu, kendime yabancılaşıyorum)
Unutup gitmişim içimdeki o sıcak sevgiyi
dağlara bakıyorum uzun uzun, yalnız dağlara
O çocukluk bahçeleri düşerken aklıma
kalbimdeki isyan yine bir ağıt yakıyor
Ey ruhum sana ağır geliyor bütün bu yükler
yükler kayıp ve sonsuz bir şeyi anlatıyor
Güneş kuşları süzülüyor tepeden aşağıya doğru
yaprakların fısıltısını duyuyorum, dinlendiriyor beni
Ötede, şehrin kalabalığında bir siren sesi yükseliyor aniden
hayalin beliriyor zihnimde ve her bir yankıda
Uzak bir rüya oluyor her şey, karanlıklaşıyor
ve ellerim buz kesmiş, bir dokunabilsen
unutup gitmişim bütün o tatlı gülüşleri artık
(belki de doğruydu bu, yalnız kendime sığınıyorum)
Kısa süren ayrılıklar vardır ya, işte öyle
geçip gidiyor akşama doğru gurur perdesi
fotoğrafını saklıyorum cüzdanımda yine
ve bir kahve içiyorum günün son saatinde


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir