Çok sözler verdik, yeminler ettik.
Şimdi uzak diyarlarda yankılanır sesimiz,
Bir zamanlar birlikte çizdiğimiz haritalar solgun,
Kaybolmuş pusulaların izinde ararız birbirimizi.
“Neden yoksun?” diye fısıldar rüzgar.
Aşkın ateşiyle tutuştuk, küller savruldu.
Hatıralar birer birer silinirken,
Gerçeğin acımasız yüzüyle karşılaştık.
İhanetler, yalanlar ördü etrafımızı,
Yollarımız ayrıldı, kader ağlarını serdi.
Artık yabancı gibiyiz, bir zamanlar can bildiğimize.
Nereye gitsek, geçmiş peşimizi bırakmaz.
Yüzlerdeki tanıdık ifadeler yabancılaşır,
Sözler anlamsız birer heceye dönüşür.
Sanki bir rüyadan uyanmış gibiyiz.
Her şey değişmiş, her şey yabancı.
Sevgiyi ararken kaybolduk labirentlerde,
Benliklerimiz eridi, kimliklerimiz silindi.
Umutlar tükenirken, hayallerimiz kırıldı.
Şimdi çaresizlik içinde kıvranırız,
Yeniden başlamak mümkün mü dersiniz?
Küllerimizden doğabilir miyiz dersiniz?
Yoksa sonsuza dek kayıp mı kalacağız?
Yitik vaatler atlasında yolumuzu ararız,
Her köşede bir pişmanlık, bir hayal kırıklığı.
Belki bir gün yeniden karşılaşırız,
Ama o gün, aynı insanlar olmayız artık.
Yara izlerimizle, pişmanlıklarımızla…
Daha bilge, daha yalnız…
Bir yanıt yazın