Asırlar geçti, yine bir böyle bir andı,
Gönlümde, bir kırgınlık, bir yara peydâ oldu!
Lâkin o ne hayâldi ki: Görmedi gözler;
Kaç bin kere, halbuki, beklemekteydi o!
Nereden bilecekler? Bilemezlerdi elbet:
Bir kere, açıldığı meydan en kalabalık yerdi;
Bir kere de, sükunet-i kalb, o zamanlar,
Arayışlar içindeydi, dünden de beterdi.
Çakalları geçmişti insan acımasızlıkta;
Kimsesiz mi bir ruh, onu dertleri yerdi!
Gam bütün âfâkını sarmıştı kalbin
Salgındı, bugün ruhu yıkan, yalnızlık derdi.
Derken, büyümüş, olgunlaşmıştı ki o ruh,
Başlarda gezen kirli emeller küle döndü!
Bir fısıltıda dindirdi insanlığın derdini o mahzun,
Bir bakışta kralları, sultanları devirdi!
Ümidin ki, sönmekti bütün hakkı, yeşerdi;
Kibrin ki, zeval aklına gelmezdi, kahroldu!
Âlemlere, şifâydı, evet, onun sözü
Kanadını huzur arayanın yurduna serdi.
Dünya neye muhtaçsa, onun ilacıdır hep;
Minnettar ona cem’iyyeti, minnettar ona ferdi.
Minnettardır o çaresize bütün bir insanlık…
Yâ Rab, bizi ahirette bu minnetle yargıla.
Bir yanıt yazın