Beton bir orman yükselir, göğe meydan okurcasına,
Her bir köşesinde bir devrin öyküsü, sessizce yankılanır.
Yüksekte, camdan yüzler aynalar gibi yansıtır hayatı,
Ama derinlerde bir çatırtı, bir uyarı fısıldar.
Pişmanlık bir gölge gibi dolaşır, mermer koridorlarda,
Kaybedilen masumiyetin, yitirilen umudun izi.
Şehir, bir mezarlık anıtı, yükselen bir pişmanlık abidesi.
Yıkılan hayaller,
Gökdelende asılı,
Savrulur rüzgarda.
Kim bilir kaç ruh sıkışmış bu taş yığınlarının arasına,
Kaç feryat duyulmaz olmuş, betonun sağır duvarlarında.
Estetik bir yıkım bu, kusursuz bir çöküşün resmi,
Medeniyetin maskesi düşer, acı gerçekler belirir.
Yükseklerden bakınca her şey küçük görünür, önemsiz,
Ama yerle bir olmuş bir kalbin ağırlığı, göğe değer.
Yıkım başlar içten,
Dışta kalsa da suret,
Ruh paramparça.
Bir yanıt yazın