Yersiz Uyum

kimse kurtaramaz beni
hayallerimden
kirli bir gerçeklik
kaç zaman kalır
çatlayan duvarların ardında
tenha arzu uzak nefes çaresiz
gözlerde kuruyan
içimde susmayan karanlık fısıltı
ömrünü tüketen yorgun yalnızlıklar gibi
kalbim susturur herkesi
ah kimseden bilinmez ki
bir şeyler yapmanın anlamı
bedene giydirilmiş sessizlik
paylaşırken çoğalan
beklentinin zehirli aynası
içimde büyüyen dün,
burada ve her zaman
eski anılarla örtülür kırık düşler
kapan yeni umutlarla şekillenir
hiç söylenmedikleri anlarda
kurguyu harekete geçiren sözler
tanıdık bir hayalet kazanır
başkalarına anlatıldıkça
yankılanan yalnızlığın
ele geçirdiği
hayatların izleri
dokunamaz sırrımıza
her an kendi boşluğunu ararken
kilitli duyguların yerleştiği aynalardan
aynalara yepyeni bir hiçlik kalır
damarlarımda yersiz akan
umutsuzluk
sesi kısık kan
çaresizlik yasaları geçiyor
gülüşümün unutulmuş kıyılarından
umut bekliyor saklandığı yerde
ödünç aldığı anları
geri vermek için
işlediği günahlara
yalan ve ihanet
ne kadar gölgeyse benliğimize
yenilgi hayatta yeşerir
kimseye bakmadan
geçen hatıralar gibi
biz kendimizi bildik sanırken
yarınlar bizi kendisiyle değiştirir
ancak suskunlukla söyleyebiliriz:
kendimize bunca yabancılık
bizi tutsak kılan
beyaz sonuç, soğuk çaresizlik
candan alınmış sessizliğin mirası
yaşamın birçok kıyısı gibi
yakınlık kazanır yitirdikçe
özlemle susturur, suskunlukla özletir
ruhun derinliklerine sinmiş
gri küf karanlık boşluk sonsuz gerçeklik
kendini yaşar sahibinin çaresizliğinde
ne kadar kaçsan da boşluğa
içinden çıkamadığın
içindeki ölü gelecek
her şey ne çok uzak derken
ne çok yakınlık
anaya babaya yâre can kadar yakın
can kadar büyük yalnızlık
yıllara hükmeden sessiz nefes
saydam hayallerle korunmuş büyük dünyası kimsesizliğin
gözlerin bile göremediği uçurumlarda
bizden öncekilere emanet ettiğimiz
bize yansıyan gizlerin
bazen yanılıp umut deriz buna
zaten yanılmadan diyemediği hiç kimsenin
dipte sessiz çığlık
yalnızlık, en köklü özlem
ana baba yâr
bir gün hepsi unutulur
birbirinin acısının içinde
derin, çok derin
toprağın yalan sırlarıyla
kendimden yapılmış mezarımı kapatır gibi
affediyorum hatalarımı bilmediğim bir hiçliğe
ne kadar ödesen de ömrün yetmez
bizi biz yapan içimizin saklı sularında
bizden habersiz yaşayanlara
aştım sandığın bir boşluğun ayakları altında
bir gün bir umut uğultusu değer dünyaya
ölerek bile kurtulamazsın benden
susturulmuş fısıltılarla geçen anlamsızlık
yeniden geleceksin buraya
imkânsızdır yalnızlık insan yalnızlaştıkça
dünya başka bir yer olana kadar: yersiz uyum


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir