Beklemek… Ne yaman imtihanmış bu çağda!
Bir ‘görüldü’ işareti, bir cümle kurmaya bedel mi?
Eski âşıklar mektup beklerdi, aylarca yılca;
Şimdi sanal âlemde sabır, küflenmiş bir maden mi?
Sevgi, bir ’emoji’ye sığar mı, ey gönül?
Yoksa kalp, ekrana bakmaktan yorgun mu düşer, usul usul?
Gerçek dokunuşlar, sanal alemin gölgesinde ezilir mi?
Aşk, bir ‘beğeni’ tuşunda mı saklı cevheri?
Eski sevda türküleri, algoritmalara yenik mi düştü?
Bir ‘takip isteği’, bir ömürlük yeminlere denk mi?
Yoksa yalnızlık, ‘çevrimiçi’ kalmakla mı bölüştü?
Hasret, bir ‘mesaj’ ile diner mi sandın?
Sanal bir kucaklama, gerçek bir yaranın merhemi olur mu?
Göz göze gelmeden sevmek, ne kadar mümkün, ah, ne kadar zor!
Gülmek bile sanal oldu, inanır mısın?
Eskiden kahkahalar yankılanırdı meydanlarda.
Şimdi, sahte tebessümlerle doluyuz, ruhumuz virane;
Kelimeler anlamını yitirdi, cümleler yarım kaldı.
Yürekler suskun, bakışlar yabancılaştı.
Eski dostluklar, birer ‘bildirim’e dönüştü.
Hatıralar, bulutlarda kayboldu, uçar gider.
Ne tuhaf bir çağda yaşıyoruz, değil mi dostlar?
Eski âdetler, yeni ritüellere kurban gidiyor.
Sevgi, sanal bir maske takıyor, özünü kaybediyor.
Kalpler, ekranın parlaklığına aldanıyor, kör oluyor.
Bir ‘paylaşım’ uğruna, değerlerimizi unutuyoruz.
Unutma ki sanal dünya, gerçekliğin bir yansımasıdır sadece;
Asıl olan, kalbindeki sevgi ve ruhunun derinliğidir.
Ne garip hisse!
İnsanlık nereye?
Düşünmeli bence.
Bir yanıt yazın