Yarım Kalan Eylül Sofrası

O şimdi nerede,
hangi şehrin kalabalığında kayboldu?
Bir bankta mı oturuyor,
yüzünde akşam güneşinin kızıllığı mı var, yoksa
üşüyor mudur elleri,
– heyhat,
avuçlarımın içindeki sıcaklığı ne çabuk unuttu!…-
O şimdi ne yapıyor,
şu anda, sessizce, usulca?
Belki bir kadeh şarap içiyor,
hatırlıyor.
Belki de bir şarkı mırıldanıyor, sesi titrek,
– o şarkı ki, bir zamanlar ikimizin de diline dolanmış
yarım kalmış bir besteydi!…-
Ve ne hissediyor
pişmanlık mı?
Yoksa
boşvermişliği mi,
yeni bir başlangıcın heyecanını mı?
Yahut, aşkın
neden böyle acı bir tat bıraktığını mı?
O şimdi ne hissediyor,
şu anda, şimdi, şimdi?…
Belki sadece yorgundur,
belki de sadece unutmak istiyordur.
Ve ben burada,
yarım kalan eylül sofrasında,
hala onun için bir tabak daha koyuyorum,
gelir diye, belki bir gün.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir