Bu şehir, yabancı bir dilde suskun, bir boşlukta.
Gökler, ağırca inerken üstüme, taş gibi bir yoklukta.
Yüzümde eski bir aynanın kırıkları, acı bir tebessüm.
Ruhum, yorgun bir kuş, uçmaya mecali yok, çaresiz ve üzgün.
Benim miydi bu gölgeler, bu tanıdık olmayan siluetler?
Kaybolmuş bir şarkının notaları, dağılmış hayaller, bitmeyen keder.
Gözlerim, ufka asılı bir umut bekler.
Kalbim, yalnızlığın soğuk dehlizlerinde titrer.
Bir ses, fısıltıyla adımı söyler.
Ne kadar uzakta, o beklenen vuslatın kıyısı?
Belki de düşlerde saklıdır, gerçekliğin ötesi.
Bir umut ışığı, karanlığı yırtar, ansızın belirir.
Belki de zamanın ötesinde, bir cevap gizlidir.
Sessiz bir çığlık yükselir, boşluğa karışır.
Yankısız bir çağrı, evrene yayılır.
Kim duyar bu feryadı, bu derin acıyı?
Belki de yalnızlık, kaderin bir parçasıdır.
Yine de, beklemekten vazgeçmemeli, umutla.
Bir yanıt yazın