Yankıların Külleri

kaç mevsimdir aynı nehirdeyim
bir ayna, bir girdap
dün ve yarın
alev ve unutuş
günah ve dualar arasında
sesim duvarlara çarpar
duyan yok, bir ben
için ürperiyor boşluk
kendi kendime kalabalığım artık
sınırlıyorum
düşlerimin sonsuz denizini
bir yangının ortasında bir su damlasıyım
kendi alevlerimde dans ediyorum
ve her adımda biraz daha yanıyorum
yine de, söndüremiyorum içimdeki ateşi
çünkü biliyorum, küllerimden doğacak yeni bir ben var
ve o ben, daha güçlü, daha cesur olacak
ama şimdi, sadece yanıyorum
aşkın ve acının girdabında
kaç hayat yaşadım bu bedende
bir gölge, bir siluet
hatıralar ve pişmanlıklar
karanlık ve aydınlık
mutluluk ve hüzün arasında
kayboluyorum, sonra yeniden buluyorum kendimi
her defasında daha yabancı, daha tanıdık
bir labirentin içinde dönüp duruyorum
ve her dönüşte yeni bir kapı açılıyor
ardında bilinmeyen bir dünya
sanki bir sonsuzluk merdivenindeyim
çıkıyorum, çıkıyorum, hiç durmadan
ama ne kadar yükselirsem, o kadar küçülüyorum
evrenin sonsuzluğunda bir toz zerreciği
ama yine de, vazgeçmiyorum tırmanmaktan
çünkü biliyorum, zirvede beni bekleyen bir şey var
belki bir cevap, belki bir soru
belki de sadece boşluk
ama ne olursa olsun, gitmeliyim
keşfetmeliyim, öğrenmeliyim
kim olduğumu, ne olduğumu
bir rüzgarın önünde savrulan yaprağım
nereye gideceğimi bilmiyorum
ama biliyorum ki, bir yere gideceğim
belki bir denize düşerim, belki bir ormana
belki de sadece yok olurum
ama her ne olursa olsun, yaşayacağım
son nefesime kadar
ve o son nefes, yeni bir başlangıç olacak
bir başka yolculuk, bir başka macera
sonsuzluğun içinde


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir