Yabancılaşmaya Dair – I

Anlamak hoyratlığı affetmez,
büyük bir merakla anlayacaksın
bir göçmen kuşu mesela,
yani, anlamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey ummadan,
yani bütün derdin tasan anlamak olacak.
Anlamayı kutsal bileceksin,
yani o ölçüde, öyle ki,
mesela, ellerin cebinde, gözlerin kısık,
yahut yırtık kotunla bir parkta
kendin için susabileceksin,
hem de tanımadığın kendin için,
hem de hiç kimse seni buna itmemişken,
hem de en acı en karmaşık şeyin
anlamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine kutsayacaksın ki anlamayı,
altmışında bile, mesela, fidan dikeceksin,
hem de öyle torunlara miras kalsın diye değil,
yanılmaktan korktuğun halde yenilgiye inanmadığın için,
anlamak hazzı ağır bastığından.
Umutlanmayı küçümsemeyeceksin,
yani onu da, olur olmaz yerde değil,
gerekirse, ömrünün en karanlık anında
ışıldayabileceksin,
Yani, inanacaksın anlamaya,
bir insanın bir insana verebileceği
en kıymetli armağan olduğunu bilerek.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir