Yüzlerce, binlerce anı vardı
Duvarlarda, eşyalarda sinmiş,
Kimi solmuştu, unutulmuş gibi,
Kimiyse taptaze, dün yaşanmış…
İşte yuva bu. Ses, gülüş ve hüzün.
Aşk dediğin, eski bir mektup.
Birkaç satırdır, sevgi dediğin.
Gerisi toz, yalnızlık ve beton.
Gri duman tüter bacalardan.
Yalan akar, yabancılık akar.
Yalazlanan lamba, çocuk sesleri,
Eşya sesleridir, gölge gibi kayar.
İşte yuva bu. Yarım kalmışlık, öfke ve sancı.
Sevgi dediğin orda sahte bir öpücük,
Çıkardır, kavgadır ilişki dediğin,
Zehirli bir şerbettir yarin elinden
İçtiğin içeceğin.
İşte yuva bu. Sökülmüş aile fotoğrafı
Gibi bakar orda insan gözleri.
Sevdalar, şefkat, merhamet
dizilerde kalmış, çoktan beri.
Bir yanıt yazın