Bir devrin solgun aynasıydı yüzün,
Kirpiklerinde akşamın sükûneti,
Bakışlarında kayıp bir öykünün hüznü.
Belki de bir masalın son sayfasıydın,
Yazılmamış, çizilmemiş, unutulmuş.
Kim bilir hangi diyardan sürgün,
Hangi düş kırıklığının yansımasıydın?
Yüreğinde sakladığın sırlarla dolu,
Açılmamış bir sandık gibiydin.
Sessizliğin yankısıydı her sözün,
Bir veda busesi gibi savrulurdu.
Rüzgarın kanatlarında kaybolurdun,
Gitmek miydi tek çaren, söyle nedir suçun?
Ben bilirim, bir arınmadır bu gidiş.
Çoktan unutulmuş bir şarkı gibisin,
Nağmeleri silinmiş, sesi solmuş.
Belki de bir umut ışığı ararsın,
Karanlık dehlizlerde yolunu kaybedersin,
Kendi iç sesini duyamazsın,
Yalnızlığın kuyusunda çırpınırsın.
Şimdi uzaklarda,
Unutulmuş bir iz,
Sonsuz bir hiçlik.
Bir yanıt yazın