Unutulmuş Rıhtım

Biliyorum, yersiz ve zamansız
Ama gözlerim takılıyor
Gün batımı saatlerinde
O eski sandala.
Paslanır da belki
Küflenmiş tahtası
Rüzgardan,
Tek başına bir direği kalmış
Anlatmadan.
Küçüksu’da unutulmuş rıhtım
Sağı çınar, solu söğüt
Ortası çamur içinde,
Sığınağıdır yalnızların
Hele akşam vakti.
Yaprakların, dalların önünde
Kırık dökük taşlar çevrede,
Yer yer yosunlar tutmuş,
Rıhtıma gelmiş millet
Kendince dinlenmiş.
Ah, genç adam kalbi,
Sahile bakar elbet.
Rıhtımın ilerisi Marmara denizi
Çürümüş tahtalar sallanır
Körfezin dingin suyu yanda
Sessizliğe gömülmüş anılar
Beykoz şu karşısı.
O rutubetli tahtalara
Baba çöker düşünceli,
Takılmış gözü uzaklara
Kendi suskun, sandal sessiz.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir