Ufuksuz Şüpheler

Ey gönlümün hasreti, kalbimde yatan sızı,
Nedendir bu telaş, bu endişe hali böyle?
Bilmem ki ne ararım, ne isterim ben özü,
Sanki bir sır perdesi, iner her bir köşeye,
Aydınlıklar içinde, karanlığın izi.
Bir umman misali, derya-yı hayallerim,
Sonsuzluğa uzanır, bitmez tükenmez gibi.
Lakin her bir dalgada, kırılır ümitlerim,
Yine de yılmam asla, sarılırım sevgiye,
Bir gün elbet diner, kalbimdeki bu yangın,
Bulurum o gizemi, saklı duran derinde.
Bir yolcu gibiyim, bilmem nereye giderim,
Ne bir pusulam var, ne de yol gösteren bir el.
Sadece içimdeki, o ateşi izlerim,
Bazen bir ışık belirir, sonra kaybolur hemen,
Acaba doğru yolda mıyım, yoksa bir serap mı?
Şüpheler sarar beni, bir zincir gibi her an,
Yine de yürürüm işte, düşe kalka, pes etmeden.
Belki de aradığım, çok yakınımdadır benim,
Görmezden gelirim onu, bir gaflet içinde.
Belki de o bekler beni, sessiz sedasız derinden,
Bir gün anlarım kıymetin, geçerken son nefeste,
Pişmanlık duyarım elbet, o zaman iş işten geçer,
O yüzden şimdiden ararım, her yerde, her nefeste,
Kim bilir belki de o, içimdeki umuttur işte.
Ey gönlümün seyyahı, durma, aramaya devam et,
Sakın ola ki vazgeçme, düşsen de bin kere yere.
Unutma ki her düşüş, yeni bir kalkış demektir,
Ve her şüphe, yeni bir keşfin habercisidir bence,
Ufukta bir ışık belirir, sanki seni çağırır oraya,
Yürü o ışığa doğru, korkma, cesur ol yeter ki,
Elbet bulacaksın aradığını, sabırla, inançla, sevgiyle.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir