I
Eskiciden geliyorum, dedi kadın, aynaya bakarak
Bunu kendine usulca yineledi
Aynalar ki kalabalıktılar, anılarla
O kadar çoktular ki, bir an yadırgadım
Ben, yani kadın, tutkunun geçkin sureti
Henüz hiç tam tutulmadım
Biri olsun “Kadın!” diye fısıldamadı hiç
Kadın!
Diye fısıldamadı ki, dönüp yüzümü okşayayım
Ve içimden paslı bir umudu düşüreyim
Kirpiklerimdeki yorgun gözyaşlarını atayım
Sonra bir güzel yeniden başlayayım da.
Ben size anlatmadım mı.
II
Evet, eskiciden geliyorum şimdi
Sanki neden ben oradan geliyorum
Tozlu, unutulmuş aynalara
Bakmaktan
Belki de
Belki de, belki de
Ben, yani kadın, erkek mi dedim? Hayır, kadın
Bazen karıştırıyorum.
III
Bazen karıştırıyorum ya, uzun bir hayat geçti
Sonra bu uzun hayatın silik bir anısı
Çocuklar kırık oyuncaklarla oynuyordu
Onlar işte hep boşluğa gülüyordu
Birileri düşüyordu ordan burdan
Hiç kalkmamak halinde ve buruk
Birileri düşüyordu
Güneşten kalma bir gölge uzuyordu, derin
Bir pencerenin sokağa doğru içinde
Bu çaresizlik tarifsizdir kadın!
Kadının olması çaresizliğidir bu
Hayatın insana doğru içinde
Kadın, kadın!
Burdayım, yani ben.. evet, gidiyorum
Gölgeyi uzatmayın, gidiyorum
Siz bütün gölgeleri kısaltın, evet
Ben, yani erkek, erkek mi dedim? hayır, kadın
Bazen karıştırıyorum.
IV
Ve kendine söylenmeyenler biriktiren kadınım ben, kötü ya
Düştüğüm bir andı, diyorum, bütün ilgisizlikler sizin olsun
Her türlü yalnızlıklar sizin olsun, ben artık
Hep böyle istiyorum, acı değil ya
Düştüğüm bir andı, diyorum, yüzümü duvara döndürdüğüm
Bir andı ve yaşarmış gibi silindiğim bir hayata içinde
Ve yollarda solmuş çiçekler bulduğum
Bir solgunun günü karartan renginde
Yıkık köprüler bulduğum, altları uçurum kayalar
Kayalardan umutsuzluklar sorduğum
Ben, yani kadın, kadının hiç fısıldanmamış şekli
Kim bilir ne diyordum
(Kim bilir ne diyordu bir çiçek solduğuna
Bir solgun tarafından
Ve bütün solgunlar o bütün solgunların arasında ne oluyordu
Ben ne oluyordum.)
Bütün sandalyeler boş ve sessiz
Bir gidip bir geliyordum kendime yabancılaşarak
Bunu kadın söyledi
Dedi ki, çünkü herkes kadını yaşıyordu, bense
Çöllerde ve yakıcı hasretlerde kabuslar görüyordum
Kızgın yatakların üstünde
Ve alevler halinde hayat bana dokunuyordu
Ve ayakta soğuk bir çay içmiş kadar bir anlamsızlığım oluyordu bazen
Ölüyordu ve bir de
Bir otobüse bindiğim, şoförün yol bile sormadığı ben
Kendimi saklıyordum
Bunu bana kadın söyledi
Öyle bir kadın ki bu, onca aşk şarkılarının sözünü bile etmediği
Kimsenin sözünü bile etmediği bir kadın
Ben
Bunu hep biliyorum
Bunu hep biliyorum ve işte
Kayboluyorum, sessizce gidiyorum.
V
Eskiciden geliyorum
Dedi kadın, bunu kendine usulca yineledi
Tozlu, unutulmuş aynalara
Bakmaktan.
Bir yanıt yazın