Tenhaların Hüznü

Uzak bir düş gibiydi her dokunuş,
Şimdi yalnızlığın soğuk nefesi var tenimde,
Anılar birer birer sönüyor, yavaş ve buruk.
Aynada silik bir suret, eski bir yemin gibi,
Kırılmış umutların gölgesi düşer yüzüme,
Unutulmuş bir şarkı çalınır içimde durmadan,
Kaybolmuş bir yolculuk, bitmeyen bir arayış,
Sessiz bir feryat yükselir derinden.
Bedenim bir harabe, terk edilmiş bir şehir,
Her iz bir yara, her yara bir hikaye,
Yorgun ruhum sürüklenir bilinmezlere,
Aşkın külleri savrulur rüzgarda.
Her gece yıldızlar şahit bu çaresizliğe,
Tenim bir pusula, kayıp rotaları gösterir,
Yalnızlığın girdabında boğulurken anılar,
Bir zamanlar sevgiyle doluyken her bir hücrem,
Şimdi buz kesmiş bir veda, son bir nefes gibi,
Bedenim bir mezarlık, gömülü umutlarla dolu.
Ve sessizlik çöker, bir perde gibi iner,
Her dokunuş bir özlem, her özlem bir acı,
Bedenim bir yabancı, ruhum bir sürgün,
Yalnızlığın hükmü sonsuza dek sürer,
Tenhaların hüznü kalır geriye.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir