Elimizde yabancılaşmanın cam kırığı,
ki batmakta yavaşça avuç içimize.
Ey ozan,
yine muğlak fısıldadın,
yine sakladın bir hüznü derinde,
güneş batmakta ama sen,
yazmamışsın yalnızlığın haritasını.
Sen sus artık, bize bundan sonraki yolu
suskun söylesin.
Ey şehir, karart neon ışıklarını,
ve dinle kalbimizin yankılanan çığlığını.
Hangi sokağa baksak bir gölge,
hangi yüze dokunsak bir yabancı.
Aşk mı dedin, o da bir yalanmış meğer,
sadece bir anlık bir yanılsama.
Belki de en iyisi susmaktır artık,
belki de en iyisi unutmaktır her şeyi.
Bir yanıt yazın