Unutulmuş sözler yankılanır eski bir han duvarında,
Yabancıydım kendime, yola düştüm işte
Bir tutam umut, bir de yersiz telaşım var sana,
Saklayabildiğim, anlamını yitirmişti çünkü kelimeler.
Sessizliği dinle, ateşi harlat özledim demek bu.
Sahte gülüşlerden, uykusuz gecelerden ne kalır geriye,
Biraz yalnız, biraz yorgunuz, ayıptır söylemesi.
Kaçmaksa nafiledir, zincirler görünmez bilirsin,
Çaresiz bir veda gibi getirdim bunları sana.
Bir de vicdanım, başıma bela, acımasız ve komik üstelik.
Hatırla o solgun güneşin altında kurulan düşleri, çocukluğundur.
Kırık oyuncaklar getirdim sana, kaybolmuş hayallerimi.
İstersen unut hepsini, teselli de bulabilirsin.
Beni affet şehrin dışında, seni seviyorumdur bu.
Kendi suretini arayan bir adamın gölgesi var yanımda,
Kendini kayıp sanıyor, onu getirdim emanettir.
Büyüdü, çürüyerek, terk ederek kaçtı kalabalıklar ondan,
Uzak diyarlarda yaşadı, sürgün dediler adına.
Unutulmuş sözler yankılanır eski bir han duvarında,
Duvar soğuktu bunca yıl nice sır saklamaktan.
Yankının sesini duydum ve onu getirdim sana,
Kabullenmeye geldim işte, sevilmeye değil.
Sustur beni dilimden ama bekliyorum demek bu.
Bir yanıt yazın