Çocukluğumun caddelerinden geçiyorum yeniden
Oyun parkının paslı salıncaklarından süzülerek
Şimdi yüksek apartmanlar kuşatmış olsa da
Orası hep o tozlu topraktı benim için
O zaman da
Oyun seslerinin silinmediği bir rüya alemiydi
Dizlerimdeki kabuk bağlamış yaralar şimdi anılarımın izi
Yüzler değişiyor
Maskeler düşüyor
Suretler birer hayal
Heykeltıraşın atölyesinden geçiyorum bir de
Mermerin soğukluğunda eriyen bir bakışla
Yontulmamış taşlar, kırık figürler arasında
Bitmemiş bir aşkın sessiz çığlığı
O zamanlar da vardı bu his
Şimdi de aynı acı yankılanıyor içimde
Belki de hiç tamamlanmayan bir suretin peşindeyim
Benliğimin derinliklerinde saklı
Kaybolmuş bir ruhun fısıltısı
Yankılanıyor kulaklarımda
O zamanlar da vardı bu his
Şimdi de aynı acı yankılanıyor içimde
Belki de hiç tamamlanmayan bir suretin peşindeyim
Bedenimdeki çatlaklar, ruhumun aynası.
Bir yanıt yazın