Sükûtun Çağrısı Neden Yükselir İçimizde?

Vicdanımız sizi en temiz, en gerçek,
Sevmek ister iken, bilemedim, sezemem,
Sükûtun çağrısı neden yükselir içimizde?
Hakikati örten perde mi bu kaygı zihnimizde?
Ayrı gayrı yollarda yürüyen bu kadar insanı,
Aynı gayede buluşturan o eski hürmeti,
Unutturacak karanlık bir çağ mı bu böyle?
Bunu bir anlık unutmak ebedi bir çöküştür böyle…
Benlikle, senlikle bu alemde artık yürümez…
Bu yeni tutkuysa, bilmem hiç böyle bir tutku yürümez!
Sizi bir tek yürek yaratmışken bu kainatta;
Kaldırın bu ayrılık duvarını artık hayatta.
Siz bu gaflette iken yoksa, aman aman,
Yabancılar olacak sahibi kalbin nagah.
Diye fısıldar iç ses: “Aşk kalpten kalbe akan ırmak.”
Yok ki hiç bir kimseden… İnsanlık sağır!
Bir değil mahvedilen bu insaniyet…
Girdiler aynı nefretle bütün mezara yine.
Girmeden ayrılık bir kalbe, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu kin sindiremez.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir