Sükût Sureti

Beton bir orman, göğe uzanan yalnızlık.
Umutsuz bir güvercin, asfalta konan.
Yükseklerde bir çığlık, duyulmayan.
Şehir, bir labirent, çıkışı olmayan.
Gri duvarlar, hatıralara gebe.
Sessiz çığlıklar yankılanır koridorlarda.
Ruhlar sıkışmış, dar sokaklarda kaybolur.
Kimse duymaz, kimse anlamaz bu derdi.
Yüzler maskeler ardında gizlenir.
Gözler yalan söyler, kalplerse paramparça.
Her köşe başında bir umut kırıntısı, aranır.
Mimari bir kabus, ruhu ezen.
Güneş bile sızamaz bu karanlığa.
Her taşında bir hikaye, yazılmayan.
Bir sükût sureti, her yere sinen.
Yüksek binalar, gururla yükselir.
Altında ezilen hayatlar, unutulur.
Her bir tuğla, bir pişmanlık, bir yalan.
Şehir, bir mezarlık, canlıların gömüldüğü.
Sessizlik hüküm sürer, her yerde.
Umutsuz bir bekleyiş, geleceğe dair.
Belki bir gün, bu beton yığını erir.
Belki bir gün, güneş yeniden doğar.
Belki bir gün, ruhlar özgürleşir.
Ama şimdilik, sükût hüküm sürer.
Şehir uyur, rüyasında kabuslar görür.
Beton bir orman, sonsuza dek süren.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir