Yamaçta Yalnızlık

…Uyanıyorum
Sisli bir anı, zamanın yüzünde derin çizgiler
Eski bir şarkı, sonra hayaller, uyanıyorum…
Silik bir tablo, umut dediğimiz ve kırgın
Gözler uzaklara dalıyor, unutalım dediğin dağda
Yamaçta yalnızlık, çaresizlikse bu coğrafya
Bir ben kaybetmedim sanırım yönümü bir de
Yürüyenler, ne kadar yorgundular ve neredeydiler
Anılar biriktiriyorum taş duvarların gölgesinde
Sabah serinliğinde çiçekleri kokluyorum
Gel demiyorum kimseye, dönme demiyorum
Keder derinleşince amansızlaşıyor unutkanlık
Direniş ve sitem, vazgeçiş ve bitiş oluyoruz
Gülünçtü uzaktan bakınca hayat ama acımasız
Güneş ışığı, taş yığınları ve kır çiçekleri
Yamaçtayız işte, dingin bir bekleyişteyiz şimdi
Hatırlanacak bir şey kaldı mı diye soruyor kader
Çan sesi yankılanırken tepedeyiz o sonsuzlukta
Taşı erit diyordu efsane, belleksizdir insanlık
Vadi ve burası iki ayrı yol iki uzak kader
Belki bir rüyada buluşabilen iki yalnızlık
Hayaller ve umut varılacak son nokta
Yamaçtayım işte, hüzünlü bir andayım şimdi
Gitmesini bilmiyor telaşı olan ve nedense
Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar yalnızız ki
O kadar yalnızız ki hüzün bile bizden çok


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir