Sis perdesinde kaybolan bir yüz,
Aynada gördüğüm, yabancı bir iz.
Ne kadar aşinayım bu silüete,
Ne kadar uzağım özümdeki sese,
Bir sır ki çözülmez, içimde giz.
Ruhum bir gölde çalkalanan su,
Her yansıttığı suret, bir umut tortusu.
Eski aşklar, yarım kalmış hayaller,
Hepsi birer gölge, beni saran sisler,
Bilinmez bir dert beni kemiriyor usulca.
Sis dağılır mı, bu yüz aydınlanır mı,
Yoksa bu karanlık beni sonsuza dek sarar mı?
Her nefeste bir çığlık, her bakışta bir sızı,
Ben kimim, bu suret kimin yansıması?
Kendimi bulmak, en büyük gayem şimdi.
Yol uzun, gece derin.
Bir fısıltı duyarım, derinden gelen,
“Korkma, kaybolma, özüne dön hemen.”
Bu ses, içimdeki umudun yankısı,
Yeniden doğuşun ilk adımı sanki.
Sis kalkar, güneş doğar içimde yeniden,
Suret netleşir, tanırım kendimi birden.
Her yara bir iz, her iz bir ders imiş meğer,
Aşk, korku, umut hepsi aynı nehirde yüzer.
Artık biliyorum, karanlık aydınlığa gebedir,
Yeter ki, kaybolma, özüne dön yeter.
Bir yanıt yazın