Bu gönül yangını nedir, var mı benzeri âlemde?
Bir hasretin en derin izleri sinmiş bu derde.
Umutsuzluk çöllerinde kaybolan bir serap gibi,
Yüreğimde büyüyen bu acı, dinmeyen bir sızı gibi.
Ne çare bu yalnızlığa, hangi derman deva olur?
Bir ömür boyu sürecek bu ayrılık, içimde kor olur.
Mazide kalan o güzel günler, birer hayal oldu şimdi,
Gözyaşlarımla suladığım anılar, acı bir yemin gibi.
Neyleyim sensiz geçen bu ömrü, bir anlamı yok inan ki,
Sensiz geçen her an, bir ölümdür, bir sonsuz karanlık sanki.
Hangi fırtına dindirir bu içimdeki kasırgayı?
Hangi deniz söndürür bu dinmeyen yangını, harı?
Bir kuş misali çırpınan ruhum, kafeste esir şimdi,
Uçmak ister özgürce, ama kanatları kırık, nafile gayrı.
Nerde o eski neşem, nerde o kahkahalar, nerede?
Hepsi birer yalan oldu, birer boş hayal, nafile artık gerçeğe.
Ey hayat, ne kadar acımasızsın, ne kadar zalimsin sen!
Aldın benden her şeyi, yıktın umutlarımı, neden, ne için?
Bir yaprak gibi savruluyorum rüzgarda, çaresiz, kimsesiz,
Kaybettim yönümü, yolumu, artık bir hiçim ben.
Ama yine de direniyorum, yılmıyorum, pes etmiyorum asla,
Belki bir gün güler yüzüme kader, belki bir umut doğar, kim bilir?
Bu karanlık gecenin ardından, elbet bir sabah olacak, inanırım ben.
Ne kadar sürer bu çile, ne kadar dayanırım bilmem,
Bu hasretle yaşamak, her gün bir azap, bir elem.
Ama yine de umutla bekleyeceğim seni, ey sevgili,
Belki bir gün kavuşuruz, belki bir mucize olur, kim bilir?
Bir yanıt yazın