Sessiz İnfaz

Ahmet Bey ziyafet sofrasına buyur ediyor hala.
Vicdanı rahat, kasası dolu, eli titrek, davet ediyor Ahmet.
Ahmet Bey ziyafet sofrasına buyur ediyor hala.
Köşkün bahçesinde yankılanan kahkahalar, dolgun kadehler, altın tabaklar,
Yoksulluk sınırının altında inim inim inleyenlerin feryatları
duyulmuyor, duyulamaz, zira müzik yüksek, vicdan sağır, Ahmet Bey memnun.
“Herkes kendi kaderini yaşar, dedi Ahmet Bey, kader bu, kader.”
Ahmet Bey ziyafet sofrasına buyur ediyor hala.
Evet, ben affetmiyorum, siz affediyorsanız, siz unuttuysanız, ben unutmam, ben affetmem.
Ziyafet sizinse,
kadehinizdeki şarabın rengi, cebinizdeki banknotların sesi ise ziyafet,
ziyafet, aç yatan çocukların hayalleri ise kabus,
ziyafet, donarak ölenlerin, açlıktan kıvrananların umutsuzluğu ise,
çaldıklarınızla kurduğunuz sofraysa ziyafet,
ziyafet, yalanlarınızın, talanlarınızın anıtıysa,
ziyafet, adaletsizliğin, eşitsizliğin sembolüyse,
vurdumduymazlığınızsa, umursamazlığınızsa ziyafet,
ziyafet, vicdanınızın çürümüşlüğü, ruhunuzun karanlığıysa,
affetmiyorum.
Yazın köşkün duvarlarına kanla:
Ahmet Bey ziyafet sofrasına buyur ediyor hala.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir