Sessiz Çığlıklar Vadisi

Toprak ananın koynunda dertler birikmiş,
Yüzünde çizgiler, bin yıllık keder.
Umutsuz bakışlar, sessizce sinmiş,
Dallar kırık, yapraklar sararmış,
Bir fırtına kopmuş, ruhunu ezmiş.

Yeşilden umut kesmiş, çoraklaşmış toprak,
Gözyaşı yerine kan damlar sanki.
Her bir taş altında bir acı saklı,
Rüzgar fısıldar maziyi sessizce,
Geçmişin izleri silinmez asla.
Yitip giden zaman, kayıp bir hikaye,
Yürekte bir sızı, dinmeyen bir ateş,
Sonsuz bir bekleyiş, boş bir umutla.

Nerede o coşkun ırmaklar, şen kahkahalar?
Nerede o kuş sesleri, bahar kokusu?
Şimdi yalnızlık hüküm sürer her yerde,
Güneş bile küsmüş, saklanır bulutlarda.
Sessiz çığlıklar yükselir derinden,
Duymayan kulaklar sağır kesilmiş.
Yalan dünyanın sahte maskeleri düşmüş,
Gerçekler acıtır, yürek kan ağlar,
Umutsuzluk vadisi, karanlığa gömülmüş.

Bir zamanlar hayat doluymuş bu toprak,
Şimdi ölüm sessizliği çökmüş her yere.
Unutulmuş dualar, kırık hayaller,
Kaybolan sevgi, yalan aşklar kalmış.
Toprak ananın feryadı yankılanır boşlukta,
Kimse duymaz, kimse anlamaz halini.
Yalnızlık şarkısı söyler rüzgar,
Çorak toprakta yeşeren tek şey umutsuzluk.

Gözler kapanır,
Sessizlik çöker.

Kimse bilmez bu vadinin sırrını,
Kimse duymaz toprağın feryadını.
Belki bir gün yeşerir umut yeniden,
Belki bir gün dinler bir el toprağın sesini,
Belki bir gün döner yüzünü güneş,
Belki bir gün dolar vadi neşeyle,
Ama şimdilik sessiz çığlıklar yankılanır sonsuza dek.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir