Bir yaz günüydü denebilirdi kaldı geçti
Önemi yok diyorum
Yandım, buğulu gördüm
Ne varsa kendiliğindendi sanki
Neredeyse hiç konuşmadım.
Sanki parmaklarımda hep
Islanmış, özenle konmuş bir çiçeğin dokunulmuşluğu
Belki bir palyaçonun boyası karışmış hüzünlerine
Yeni boyanmış bir sandalyenin kokusu
Parmaklarımda hep
Bir yaz günüydü önemi yok diyorum
Kalmışsa kalmıştır bir dal gibi
Yeşil
Eskimiş, unutulmuş bir fotoğraf
Solmuş, yırtık pırtık
Üzerinde bir gölge.
Sarı bir bisiklet kapımın önünde
Bütün yaz
Bir yaz günü
Pedalını kimse çevirmedi
Çevirip durdurmadı hiç kimse
Aslında sarı da denemezdi tam
Işıldayıp duruyordu turuncu bir gelinciğin tonunda
Yani sabah rüzgarlarını bahçede
Akşam yağmurlarını bahçede
Sevinçle yaşayan bir çocuk da denilebilirdi ona
Çünkü özlemler umutla
Umutlar özlemle
Anlayınca bir gün birleştiğini
Götürür her anıya kısa bir bakışı
Ama bir his kayıp gibidir bir gülüşte
Duygunun dilin alışkanlığına karşı
Kalbin vuruşlarıyla çok ahenkli bir de.
Hadi yaz deseler yazamam
Bir öyküyü yarım bırakıp bir başka öyküye başlamayı
Yani bir kelebeği çiçekten çiçeğe uçuran arzu
Nedir ben bilemem ki
Belki bir tesadüftür de ondan mı anının yeri
En yakın yeri
En uzak yeri
Dinmeyen yeri
Dinecek yeri
Farkedilmez zaten kabul edilmiş anının
Kabul edilmez anı ile bütün izleri.
Ellerim sevdim seni
Kaderim ellerimin
Suyunu benden içen yorgun bir kent gibi.
Bir yanıt yazın