Saklanmanın Geometrisi

Ben
sığınakların karmaşasını severim.
Her köşe bir anı, her duvar bir sır.
Kaybolmanın dinginliği, bilir misin?
Ben bilirim bunu.
İyisi mi, duvarları boyarsın,
içine umut renkleri katarsın,
ki her baktığında hatırlayasın.
Hatırlamak iyi gelir,
unutmak kadar acıtır bazen
ama yine de hatırlamak güzel.
Sığınmak vazgeçmektir aslında,
dünyadan, telaştan, gürültüden.
Ve sessizlik başlıyor
yanında benim, benliğimin.
Sonra, sen de gelirsin belki
bu labirente, bir gün.
Ve orada beraber kayboluruz
duvarların arasında,
ta ki dışarıdan bir ses
bizi bulana kadar…
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
alışacağız
ki birbirimize,
çıktığımızda bile farklı yollarda
aynı yöne gideceğiz.
Toprağa beraber kök salacağız.
Ve bir gün yabani bir ot
bu duvar dibinde yeşerirse
yaprağında muhakkak
iki damla olacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha çıkışı düşünmüyorum.
Ben daha bir kapı aralayacağım
ışık sızıyor içimden.
Isınıyor kanım.
Kaybolacağım, ama, çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama çıkış da korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bu kaçış şeklini.
Ben çıkıncaya kadar da
Bu değişir herhalde.
Bir umut var mı sence bugünlerde?
İçimden bir şey:
belki diyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir