Şiirler

  • Yüzleşen Anlatsın

    Elimizde kırılgan bir aynanın parçaları
    ki keskin durmakta avuçlarımızda
    Ey sevgili
    yine yarım yamalak sevildin
    yine eksik kaldı bir şeyler sende
    gün kararmakta ama sen
    bulamamışsın aşkının adresini
    Sen sus artık, bize bundan sonrasını
    yüzleşen anlatsın
    Ey kalp, aç paslı sandığını
    ve dinle dökülmüş aşkların fısıltısını
    Seni bir ömür sevdim derler
    yalan söylerler inanma
    kimse bir ömür sevemez
    hele bu çağda
    Elimizde solgun bir fotoğrafın izi
    ki silinmekte bakışlarımızdan
    Ey zaman
    yine sessizce akıp gittin
    yine unutturdun her şeyi
    gün bitmekte ama sen
    tutmamışsın hatıraların hesabını
    Sen sus artık, bize bundan sonrasını
    yüzleşen anlatsın


  • Yalı Çapkını Hüznü

    yosun kokulu taşlarda
    düşerken kanat sesi
    deniz feneri yalnızlığı
    beklerken gelmeyeni
    şayet umut bir martıysa
    kanatları kırılmışsa
    hangi limana sığınır
    kayıp bir adrestir artık
    hatıralar tuzlu bir yara
    içimde saklı derinlerde
    hadi dur biraz dinle
    kırık aynalarda geçmişi
    gözlerin hapsolmuş derinde
    hangi rüzgar savurur seni
    kimsesiz bir kıyıda
    bir nefes kadar yakın
    bir o kadar uzak
    şimdi sensizliği giyin
    avuçlarımdaki deniz kabukları
    bir veda busesi gibi
    yüreğimde yankılanır
    geçmişe dair bir sızı


  • Kırgın Sınırlar

    Öfke bir nehir gibi aktı içimden,
    Sınırlar çizdim, aşılmaz, kalın.
    Eski bir harita, yırtık ve solgun,
    Yönümü kaybettim, bilmem nerdeyim.
    Baki sandığım ne varsa silindi,
    Aşkın ateşi küle döndü usulca.
    Bir zamanlar coşkun akan o ırmak,
    Şimdi kurumuş bir yatak, sessizce.
    Modern zamanların yalnızlığı çöktü,
    Herkes kendi dünyasında, bir başına.
    Dokunmak yasak, yakınlık uzak,
    Mesafeler uzadı sonsuzluğa.
    Kırgınlık bir zırh gibi sardı bedenimi,
    Kimse yaklaşamaz, kimse dokunamaz.
    Belki bir gün erir bu buzdan duvar,
    Belki bir gün yeniden sevebilirim.


  • Düş Yorgunu Sınırlar

    Yırtık bir perdeden sızan gün ışığı
    Bütün anıları yeniden çizdin
    Kitap, sezgi, boşluk
    Rüyalar yormuş alnını
    Uykusuzluğun isyan türküsü teninde
    Nereye saklanırsan saklan, dedim
    Sezgilerin kıyısından
    Sırlarla dolu sisli bir orman
    Kitaptı, düşdü, sınırdı
    Korkmadım çağırdım ardından
    Düşteki kitaptaki sınırdaki yabancı
    Nereye böyle
    Rüzgarla savruldu fısıltım ulaşmadı
    Yaktı geçti durduğum yeri
    Yalnızlığını serpti yüzüme
    Atının tırnakları
    Ben sustum, sessizlik bulunamadı
    Yırtık bir perdeden sızan gün ışığı
    Hikayemin sınırlarını sardım da
    Kimse giremedi içeri
    Kitap kaldı, düş kaldı, sınır kaldı
    Sis kaldı, orman kaldı
    Yalnızlıktı


  • Şehrin Soluk Işıkları

    Yorgun adımlarla dönerim eve,
    Beton yığınları arasında kaybolmuş,
    Ruhum bir kuş misali çırpınır yine,
    Uzaklarda bir melodi sanki fısıldar.
    Belki de yarın başka bir şehir,
    Belki de sadece bir umut,
    İçimde büyüyen bir nehir.
    Yalnızlığım bir yoldaş olmuş bana,
    Duvarlar arasında yankılanır sesim,
    Bir rüya ararım her bakışta.
    Ama biliyorum ki güneş doğacak yeniden,
    Yeni bir gün, yeni bir başlangıç demek,
    Umutla beklerim o anı ben,
    Şehrin soluk ışıklarında,
    Hayallerimle dans ederek.


  • Şölen Bitti Mi Sandım?

    Böyle miydi her şeyin rengi solacak?
    Her kahkaha bir buruk anı mı olacak?
    Bir demli çay bile içilmez miydi artık?
    Sanki bütün neşem çalınmış gibi,
    Bütün dostluklar unutulmuş gibi,
    En sevdiğim şarkılar susmuş gibi,
    Yoksa ben mi yabancılaştım her şeye?
    Oysa ne şenlikliydi dün gece,
    Herkes bir ağızdan şarkı söylüyordu.
    Şölen bitti mi sandım?
    Yine mi yalnızlık çökecek içime?
    Yine mi duvarlar örülecek etrafıma?
    Oysa ne çok isterdim devam etsin,
    Bir ömür sürseydi o şölen.
    Gitti mi sandım?


  • Kırgınlıklar Atlası

    Bir gölge düştü içime, zaman duruldu
    Bütün limanlarda seni unutuyorum, imkansız
    Aklıma kazınan kırgınlıklar haritasında bir sızı
    Bir ayrılık şarkısı çalıyor, kimse duymuyor
    Dün bir gezgindim oysa ben, yolları aşındırırdım
    Bugünse kök saldım,
    Söküp atmak mümkün değil.
    Bir düş görüyorsun, yüzün asık yine
    Gitmediğime inanmak istemiyorsun
    Bir vedanın provası oluyor sanki her bakışın
    Pişmanlık yok, belki bir yanlış anlaşılmadır her şey
    Yalnız boş bir sandalye var karşımda,
    Ve bir fotoğrafın solgun yüzünde
    Kaybolup gidiyor anılar.
    Seni arıyorum orda, unutulmuş bir kafede
    Eski bir şarkı çalarken radyoda,
    Birlikte dinlediğimiz o şarkı.


  • Aynalı Yüzler

    Yüzümdeki çizgi, senin aynanda kayıp
    Bir başka ben doğmuş, yabancı bakışlı
    Elini uzatsan tutamam artık
    Dünümüz bir sis perdesi arkasında
    Yarınımız bilmeceye yazılı
    Sessizce geçiyor suretler önümden
    Biri gülüyor biri ağlıyor derinden
    Hangisi gerçekti, hangisi yalandan.


  • Beton Hüzün

    Şehir bir sis perdesi, saklar yüzünü.
    Uzaklarda bir ışık, kayıp bir melodi sanki.
    Beklemek, anlamsız bir çaba gibi.
    Boş sokaklarda yankılanır adımlarım,
    Bir umut ararım, belki döner diye.
    Her köşe başında bir hayal kırıklığı,
    Zaman acımasız, geçer durmadan.
    Gözlerim dalgın, yüreğim bir yangın yeri,
    Sensiz bu şehirde ben bir garip yolcuyum.


  • Yitik Zamanın Çağrısı

    Gel benim solgun anılarım
    Neden böyle sessizsiniz
    Ruhum uzak, kalbim buruk
    Ben anın için böyleyim
    Hayallerim vardı benim
    Umutlarım göğe değen
    Şimdi hepsi yalan oldu
    Ben anın için böyleyim
    Yüzümde çizgiler derin
    Gözlerim dalgın bir derya
    Ne kaldı benden geriye
    Ben anın için böyleyim