Şehirde bir gölgeyim,
Her nefeste bir yalan,
Kaybolan benliğim.
Yüzümde maske, sahte gülüşler,
Yüreğimde derin bir boşluk var,
Aynada yabancı bir suret,
Ne kaldı geriye, bir avuç anıdan başka.
Her sokak lambası bir pişmanlık,
Her yağmur damlası bir gözyaşı,
Nefes almak zor geliyor artık bu kalabalıkta,
Umutlarım birer birer soluyor içimde,
Bir ışık arıyorum karanlıkta,
Belki bir gün yeniden doğarım küllerimden,
Belki o zaman gerçek beni bulurum.
Edebiyat Köşesi
Tükenen Umut
Bayram Da Bayrammış Hani
Çocuk, coşku selinde
Şekeri avucuna doldurdu
Kağıttan gemiler yüzdürdü
Bayramlık telaşı sardı
Komşunun kapısını çaldı
Elleri öptü, harçlığı kaptı
Gülüşü gökyüzüne yazıldı
Annesi baklava açmıştı
Babası kolonya tutmuştu
Herkes bir aradaydı
Ne güzeldi o an
Bayram da bayrammış hani
Bana mısın demedi bu sevince
Sonsuza dek sürsün istedi çocukYankılar ve Suskunluk
Biliyor musun,
O şarkı bitti çalmayalı çok oldu,
Radyolarda denk gelmiyorum artık.
Sanki hiç olmamış gibi,
Kayboldu gitti notasız bir ezgi,
Sessizliğe gömüldü.
Hatırlıyor musun,
O ilk dansı, beceriksiz adımlarımızı,
Utangaç gülüşlerimizi, birbirimize değen ellerimizi?
Şimdi o eller başka ellerde mi,
O gülüşler başka yüzlerde mi açıyor?
Bilmiyorum.
Sadece o melodi yok artık,
Sanki hiç yazılmamış gibi.
Mevsim değişti,
Şarkılar da değişirmiş demek.
Yeni notalar peşindeyim,
Ama o eski tınıyı arıyorum.
Günler geçiyor, anılar siliniyor mu dersin,
Yoksa sadece başka bir köşeye mi saklanıyorlar?
Belki bir gün, ansızın bir yağmur sesiyle,
Bir sokak lambasının ışığıyla,
O şarkı tekrar çalmaya başlar.
Ama o zaman,
Ben aynı ben olur muyum, sen aynı sen olur musun?
Kim bilir,
Belki de,
Unutmak en güzel melodi.Dön Artık Dünya Dön
Yeter artık dön gayrı dünya
Bittik tükendik senin hızından
Savrulduk uzaya bir bir hepimiz
Ne kaldı elde, bir yığın enkaz
Güneş mi doğar bilmem artık buralara
Yoksa buz mu keser her yeri ansızın
Sardı yine bir telaş, bir koşuşturma
Kaç kurtar kendini nereye kadar
Yabancılaştı her köşe, her sokak
Durdur artık şu çarkı, durdur dünya
Yavaşla biraz, yetişemiyoruz sanaYALNIZLIK ÇAĞI
Uykusuz yüzlerde kaybolan bir gölgeyim,
Kendimi ararken yitirdiğim dehlizlerde.
Sessizliğin yankısı, bir yabancı fısıltı,
Ruhumun derinliklerinde saklanan bir sır.
Kaçışım var, kimsesizliğin pençesinde,
Yüzleşmekten korktuğum gerçeklerle.
Gözlerim kapalı, karanlığa teslim,
Düşlerimde bir umut ışığı arıyorum.
Belki bir gün aydınlığa kavuşurum,
Yeniden doğarım küllerimden.
Şimdilik, yalnızlığımın şarkısını söylüyorum,
Kalbimdeki boşluğu doldurmaya çalışarak.
Kayıp bir ruhun sessiz çığlığı bu.Geçmişin İzi
Yalnızlık bir nehir, akıp gider içimde,
Hatıralar birer birer düşer yaprak misali.
Kaybolmuş bir gülüş, solmuş bir umut
Sanki zaman durmuş, bir anı sarmalı.
Sessiz bir bekleyiş, bitmeyen bir özlem,
Kalp kırık dökük, yorgun ve çaresiz.
Yüzümde beliren gölgeler
Gelecek günler artık anlamsız.Eylül Düşleri – Saat Belirsiz
O şimdi nerede gezinir
bu yorgun eylül akşamında, şimdi?
Bir parkta mı, bir kafede mi,
yalnız mı, kalabalıkta mı, sessiz mi?
Sigarasını yakmış olabilir,
– ah o duman,
kederli bir hatıra gibi dağılır havaya…-
O şimdi neyle meşgul,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki bir kuş sesi dinliyordur,
sessizce.
Belki de bekliyordur, gelecek bir haberi,
– umutla karışık bir endişeyle…-
Ve ne hissediyor
bana dair?
Yoksa
ne bileyim
yarının telaşını mı düşünüyor?
Belki de herkesin
aynı yalnızlığı paylaştığını mı?
O şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?…
Belki de sadece anı yaşıyordur,
derin bir nefes alarak.
Belki de unutmak istiyordur,
geçmişin acılarını.Yarım Kalmış Bir Tebrik
Kadehler kalkarken usulca sokuldum
kalabalığın uğultusuna
bendim sürgün sonrası
affedilmeyen hataların
yüküyle ezilen mahkum
Eller havada coşkuyla sallanırken
duvarda asılı maskelerin
gülüşüyle ürperdim bir an
döndüm yüzümü anılara ki paslı bir kilit
gibi bağlanan zamana kin
Soğuk pasta dilimi
ve gazoz tadında anlamsız sözler
bir mezarlıktır aslında bu kutlama
sen ki yoksun yanımda
sakladığım en güzel
hediyeyle bu akşam
Kapıda bir taksi beklerken
içimdeki çocuk suskun
dışarıdaki eğlenceye aldırmadan
tutamadığım gözyaşlarım
saklıyor hüznümü
karanlık yalnızlığıma
Gecenin gürültüsünde
bir lunapark gibi dönen dünyadan
kaçmak düşer payıma
yarım kalmış bir tebrik gibi bakıyorum nicedir
uzaklarda sönen
son umut ışığınaKülrengi Döngü
Yüzlerde biriken yorgun telaşlar
zamanın silik aynasında
yalnızlığın keskin rüzgarı
durmadan değişen suretlerde
anlamın kayıp izleri
yeniden aranan
seslerin yankılandığı boşlukta
her şey anlamsız bir oyun
kimliksiz suretlerin dansı
belki bir teselli belki bir kaçış
hep aynı yerdeyiz aslında
aynı girdapta dönüp duruyoruz
yüzleşmekten korktuğumuz aynalar
düş kırıklıklarının tortusu
yeniden başlamak imkansız
kırık bir ayna yansıması
yüzümüzde beliren maskeler
bir varmış bir yokmuş
külrengi bir döngü.Geç Kalan Fısıltı
Ben, o yollarda yoruldum:
Aşk, paslı bir hançer gibi…
Unutulmuş bir türkü gibi
Çalındıkça daha derinden.
Vakit geçti, sözler kaldı,
Bir pişmanlık sis gibi çöktü.
Oysa ne çok sevmiştim seni.
Aklımda kalan o eski yaz
Denize vuran güneş gibi,
Kalbin atışı hızla geçerken.
Şimdi bir yalnızlık şarkısıyım,
İçimde saklı bir hüzün var.
Belki bir gün affedersin,
Belki de unutursun beni,
Geçmişin bir anısı gibi.