Edebiyat Köşesi

  • Uzaklığın Haritası

    …Savruluyorum
    Şehrin neonlarına, kırık aynalarda yüzler
    Asfaltın is kokusu, sonra anılar, savruluyorum…
    Sisli bir umut, ayrılık dediğimiz ve paslı
    Raylar uzuyor, kavuşalım dediğin şehre
    Uzaklığın haritası bu, kaybolmuşsa da adres
    Bir ben yabancı değilim galiba kendime bir de
    Yalnız yürüyenler, ne kadar kalabalık ve nerede
    Özlemler biriktiriyorum otobüs camlarından
    Geceleri yıldızları sayıyorum
    Dön demiyorum kimseye, unutulma demiyorum
    Hüzün alışkanlık olunca kurallaşıyor yalnızlık
    Pişmanlık ve merak, özleyiş ve kayboluş oluyoruz
    Gülünçtü içten bakınca hayat ama acımasız
    Sokak lambaları, köprü ayakları ve anılar
    Uzağız işte, dingin bir sessizlikteyiz şimdi
    Bitmeyen bir yol kaldı mı diye soruyor şoför
    Tekerlek dönerken gurbetteyiz o daracık yerde
    Evim sensin diyordu içim, yabancılaştım kendime
    İstanbul ve Berlin iki şehir iki ayrı hikaye
    Belki bir rüyada anlam bulan iki yalnızlık


  • Küskün Bir Lamba Gibi

    Niçin susmalı öyleyse
    Konuşmak bir varoluşsa.
    Sessizliğini dinliyor Ali Bey
    Bir yanda Ali Bey bir yanda sükut
    Ve duymamak ister gibi fısıltıyı
    Kapanmış bir odaya.
    Ben ki bir sessizliği beklemekle tükettim ömrü
    Bir sessizliği ve sessizliğin bütün ağırlığını.
    Götürdüler beni bu şehre bir akşam
    Otobüsle getirdiler
    Yapayalnız bir köşeye bıraktılar – ben böyle istedim böyle oldu –
    Ev numarası 17’ydi aklımda doğru kaldıysa
    Sokaktan insanlar geçiyordu, arabalar ve birtakım seslerle dolan sokak
    Uzağımdan geçiyordu bazı çocuklar da
    Eski bir radyo vardı odada. Odanın her yerinde
    Tozlu radyolar vardı
    Ve her şey o kadar yorgundu ki, anılar
    Yılların kırgınlıklarını gösteriyordu sanki
    Ve bütün kırgınlıklarda koskocaman bir hiçlik
    Ali Beyin hiçliği
    Hepsi de zehir gibi beni
    Sarmıştı zehir gibi Ali Beyi.
    Ve o gün ilk defa aynaya baktı Ali Bey
    Solmuş yüzünü gördü
    Çökmüş omuzlarını, kırgın bakışlarını
    Gördü neye benzerse bir hiçlik.
    – Ben Ali Bey iyiyim
    – Yalnızsınız Ali Bey.


  • Akşamın Sırdaşı

    Gün bitti, gölgeler uzadı yine,
    Yorgun ruhum akşamla dertleşir,
    Sessizliğin şarkısı başlar derinden.
    Bir umut kırıntısı, bir eski heves,
    Yüreğimde saklı, derine gömülmüş,
    Akşamın koynunda canlanır hepsi.
    Kim bilir neler saklar bu karanlık?
    Belki de yeni bir başlangıçtır bize.
    Güneşin vedası umutsuzluk değil,
    Sadece dinlenmenin vaktidir.
    Sokak lambaları yanar birer birer,
    Hatıralar canlanır gözümde,
    Yaralı bir kuş misali çırpınır içim,
    Akşamın hüznü siner ruhuma.
    Belki de bu yüzden severim akşamı.
    Her gün batımı bir veda gibidir,
    Yeni bir güne hazırlık demektir.
    Ben ise hâlâ geçmişe takılı kalmışım,
    Kurtulmak isterim bu zincirlerden,
    Akşamın sırdaşlığı yetmez artık.
    Yıldızlar gökyüzünde parıldarken,
    Bir dilek tutarım içimden sessizce,
    Belki bir gün değişir her şey,
    Belki de bu akşam son bulur hüznüm,
    Yeni bir sabaha umutla uyanırım,
    Akşamın karanlığı kaybolur gider,
    Yepyeni bir ben doğarım.


  • Gelin Bekletmesi

    Mutlu olun diyorlar
    Evlenip ortaya çıkınca
    Karı gibi olmak için seni
    Ömür boyu sürecekmiş, güya
    Sevecekmiş hep, sözde
    Bir ömür çürüyecekmişsin evde
    İçinde ne varsa biriktir
    Dışarı kusma asla
    Seni ezip geçsinler
    Ses çıkarma sakın ha
    Yüzüne baksınlar sonra
    Haklı çıksınlar güya
    Köle gibi olun diyorlar


  • SONSUZ DÖNÜŞ

    Sisli Yollar

    Ne garip, ey hayatın rüzgarı, ne garip,
    Bilinmezlikte yol almak!
    Bir başlangıçtan kopup gitmek,
    Umutlar gibi hafif ve serbest.

    Açsam önüme düşen yaprakları,
    Dolaşsam ben de renk renk
    Ve bir akşam vakti, yalnız
    Bir döngüde bulsam kendimi.


  • Puslu Anlar

    Bir yıldız kaydı içimden, sessizce düştü yere,
    Sisli bir sabah vakti, yalnızlık çöktü şehre.
    Diyorlar ki: “Her şey geçer, zamanla diner acı,”
    Lakin bu puslu anlar, kalpte bırakır bir sancı.
    Gönül ister ki bir el uzansın karanlıktan,
    Bir nefeslik umut versin, kurtarsın bu yalnızlıktan.
    Ama nerde o eski dostluklar, o sıcak sözler?
    Herkes kendi derdinde, kendi yolunda, kendi izler.
    Bir zamanlar gülerdik, koşardık birlikte neşeyle,
    Şimdi ise yabancıyız birbirimize, ayrı düşmüşüz epeyce.
    Belki de suç bizde, belki de dünya değişti,
    Bilemem ki, bu sis perdesi ne zaman kalkacak içimden.
    Yine de umut var içimde, bir ışık beklerim uzaktan,
    Belki bir gün bu puslu anlar dağılır, güneş doğar yeniden.
    Unutma, ey gönül! Her gecenin sabahı vardır,
    Ve her kışın sonunda, bahar mutlaka yakındır.


  • UYKUDAKİ ŞEHİR

    Şafak vaktinde, puslu gölgeler arasında
    Belirsiz hatıraların yankısı, sokaklarda
    Düşler âleminden uyanış, yavaş ve derinden
    Gözler aralanırken, hayatın karmaşası belirginleşiyor
    Yüzlerdeki çizgiler, yaşanmışlıkların izi
    Sessiz çığlıklar yankılanır duvarlarda
    Her köşe başında bir sır, her adımda bir bilinmezlik
    Umutla karışık endişe, kalplerde saklı
    Yabancılaşmanın soğuk nefesi enselerde
    Yitirilmiş kimliklerin arayışı, bu beton ormanda
    Herkes kendi yolunda, kaybolmuş birer gezgin
    Sıyrılmak mümkün mü bu girdaptan?
    Belki bir melodi, belki bir dokunuş yeterli
    Yeniden yeşermek için, kuru dalların arasında
    Uyan ey şehir, silkelen ve doğrul
    Güneşin ilk ışığıyla yeni bir başlangıç
    Hayatın ritmi yeniden başlasın.


  • İhtirasın İzleri

    Güneş doğarken içimde bir kıvılcım,
    Yükselir alev alev, sönmeyen bir hırsım.
    Ulaşılmaz sanılan zirvelere göz diktim,
    Yorulmak bilmez, usanmaz bir ruhum.
    Karanlığa meydan okuyan bir ışığım,
    Engelleri aşan, durulmaz bir selim.
    Hayallerim gerçek olacak, inanırım.

    Bu coşkun arzu, deli bir nehir gibi,
    Sınırları zorlar, aşar her engeli.
    Hedefime kilitlendim, bırakmam gayrı,
    Her adımda daha da güçlenirim,
    Geleceğe umutla bakarım.

    Yüreğimde bir volkan, gözlerimde şimşek,
    Zafer benim olacak, bu kesin bir gerçek.
    Pes etmem asla, yıkılmam kolay kolay,
    Kaderime meydan okurum, yılmam,
    İhtirasım yol gösterir bana,
    Ulaşırım muradıma.


  • Şüpheye Düşen İnanan İçin Sabah Dört Şiirleri

    Çekilmez bir derviş oldum yine:
    imansız, şaşkın, kayıp.
    Bir bakıyorsun ki
    gözyaşı döker gibi, göğe yalvarır gibi bugün dua ediyorum,
    sonra bir de bakıyorsun ki
    dilimde küfür gibi asi bir isyan
    sabahtan akşama kadar sessizce oturuyorum ertesi gün.
    Ve beni kahrediyor büsbütün
    kendime karşı duyduğum acıma
    ve öfke…

    Çekilmez bir derviş oldum yine:
    imansız, şaşkın, kayıp.
    Yine her seferki gibi çaresizim.
    Neden yok,
    varması da anlamsız.
    Bu ettiğim yakarış boş
    felaket.
    Fakat elimde değil
    senden şüpheleniyorum
    beni bağışla…


  • Eksik Bir Palet

    Tuval beyaz, fırça kuru bir telaş
    Renkler suskun, anlamı yitirmiş fırça darbeleri
    Bir rüzgar esse de savursa içimdeki külü
    Belki o zaman uyanır renklerin coşkusu
    Gözlerim bir ressamın düş kırıklığıyla dolu
    Yarım kalmış tablolar, silinmiş anılar
    Her fırça darbesi bir pişmanlık izi
    Bir zamanlar coşan renkler şimdi solgun birer gölge
    Ne yapsam da canlandıramam o eski ahengi
    Belki de her şey silinmeye mahkumdur
    Hayatın acımasız fırçasında
    Biliyorum, eksik bir paletim var
    Ama yine de umutla bekliyorum
    Yeni renkler, yeni bir başlangıç