Çölün ortasında yalnızlık
bir serap gibi belirir
Güneşin altında kavrulur umutlar
ve her şey yavaşça erir
Kum taneleri fısıldar geçmişi
yalanları, keşkeleri, pişmanlıkları
Rüzgar taşır acıyı, hatıraları
bir yılan gibi sokar benliği
Gelecek bir muamma, sis perdesi
belki de hiç gelmeyecek
Gözler arar bir vaha
bir umut ışığı, bir kurtuluş
Yüreğimde bir yangın, bir susuzluk
bedenim tükenir, ruhum yorgun
Yıldızlar şahit olur çaresizliğime
bir bedevi gibi kaybolmuşum
Özlem yakar, arzu tüketir
ve ben bir kum tanesi gibi savrulurum
Çölün sonsuzluğunda
Güneş batar, gece çöker
çöl fısıltısı dinmez
Bir yanıt yazın